İslam Ansiklopedisi - Namaz ve Biz - 42
   
Menü
  Ana Sayfa
  İletişim
  Yorum Ve Görüşleriniz
  Burdayiz
  Bize Destek Olun
  DOSTLARIMIZ
  Anket
  Ahir Zaman
  Al-i İmran Suresi
  Allah'tan Korkmak
  Allah'ın 99 İsmi
  A'raf Suresi
  Ashab-i Kehf
  Bakara Suresi
  BAS ÖRTÜSÜ
  Bediuzzaman Said Nursi
  Berat Kandili
  Büyük Günahlar
  Cennet Ve Cehennem
  Cinler
  Dinimiz
  Din Eğitiminde İnsanın Merkezileşmesi
  Din Ve İnsan
  El Zinasi
  Esmâül Hüsnâ
  Evreni Allah Yarattı
  Evrenin Ölümünün Ardından
  Esmaül Hüsnanin Önemi
  Esma-i Hüsnâ'dan Esintiler
  Esnaül Hüsna Faziletleri - Faydalari
  Esmaül Hüsna (Geniş Anlamlı)
  Esmaül Hüsna Zikirleri
  Filistine Destek İHH
  Filistine Destek K.Y.M
  Kiyamete Dogru
  Günün Konusu
  Site Haritasi
  Soru Cevap
  Şiirler
  Risale-i Nur
  Resim Galerisi
  İlahi Oku
  Peygamberlerimiz
  Gusül Ve Abdest
  Islamda Kadın ve Erkek
  Mezhebler
  Mucizeler
  ViDEOLAR
  SiiR
  Namaz Hakkında
  Namazın Edebi
  Namaz Vakitleri
  Namaz ve Sağlık
  Namazlar ve Niyet
  54 FARZ
  Zina Ve Çeşitleri
  Zinanin Kötülüğü
  Zina Ve Dünyevi Azabi
  Zinanin Uhrevi Azabi
  Göz Zinasi
  Göz Zinasi 2
  Gıybet
  Zulüm
  Kibir
  Kızmak
  Şehvet
  Haram ve Şüpheli Yemek
  Kur'an Ve Önemi
  Yunus Suresi
  Fil Suresi
  Kureyş Suresi
  Kuranin Önemi
  Kur'anin İnişi
  İnsan
  İbadetin Önemi
  Nefis
  Ölüm
  Oruç Ve Çeşitleri
  Oruçlarda Niyetin Vakti
  Orucu Bozan Şeyler
  Farz Oruçlar
  Oruç Çeşitleri
  Mübarek Aylar,Günler ve Geceler
  Kadir Gecesi
  Recep Ayı
  Regaib Gecesi
  Miraç Kandili
  Şaban Ayı
  Ramazan Ayı
  Şevval Ayı
  Kurban ve Kurban Bayrami
  Muharrem Ayı ve Aşure Günü
  Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili
  Kıyamet
  Kıyamet Günü 1
  Kıyamet Günü 2
  Kıyamet Günü 3
  Hz. Mehdi
  İlahiler
  Karışık İlahi
 
  Esmaül Hüsna Esintisi Dergisi
  Ilk Müslümanlar
  Islam Tarihimiz
  Resimli Namaz Anlatimi
  Islam Alimleri
  Kabe
  Nasihatlar
  HlCRET
  Kuran Ögreniyorum
  DuaIar
  Ahlak Bilgileri
  Besmele Kampanyasi
  Tevhidisohbet
  Sahabaler
  Hadisler
  Osmanli Padisahlari
  Türkiye il ve ilçeler
  İl İl Namaz Vakitleri
  il il imsakiye - İftar Vakitleri
  Güzel Sözler
  Dursun Ali Erzincanlı
  Şifali Bitkiler
  ilmihal
  Unutulan Sünnetler
  İslami Resimler
  Salavat
  Bilim
  Ramazana Özel
  Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
 
  Bediüzzaman Said Nursi Hayati
  Sözler
  Mektubat
  Lemalar
  Şualar
  Hür Adam Bediuzzaman Said Nursi - Fragman
 
  Atatürk
  Ödevler
 
  Teknoloji
 
  Google
  Faydalı Siteler
 
  Facebook
  Reklam

 



"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Haşr-24)"

 
ALLAH
(Uluhiyete mahsus sıfatların hepsini kendinde toplayan İsm-i Azam)

RAHMÂN
(Bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden)

RAHÎM
(Çok merhamet eden, nimet veren)

MELİK
(Bütün kainatın tek sahibi ve mutlak hükümdarı)

KUDDÛS
(Hatadan, gafletten ve her eksiklikten münezzeh)

SELÂM
(Esenlik veren, kullarını selamete çıkaran)

MÜ'MİN
(Gönüllere iman ışığını veren, vaadine güvenilen)

MÜHEYMİN
(Kainatın bütün işlerini gözetip yöneten)

AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)

CEBBÂR
(İradesini her durumda yürüten, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan)

MÜTEKEBBİR
(Her şeyde büyüklüğünü gösteren)

HÂLIK
(Büyün mevcudatı takdirine uygun şekilde yaratan)

BÂRİ'
(Bir model olmaksızın canlıları yaratan)

MUSAVVİR
(Her şeye şekil ve özellik veren)

GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahları bağışlayan)

KAHHÂR
(Her şeye her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim)

VEHHÂB
(Karşılık beklemeden bol bol veren)

REZZÂK
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren)

FETTÂH
(Zorlukları kolaylaştıran ve iyilik kapılarını açan)

ALÎM
(Herşeyi çok iyi bilen)

KÂBID
(Rızkı tutan, canlıların ruhunu alan)

BÂSIT
(Rızkı genişleten, ruhları bedenlerine yayan)

HÂFID
(Alçaltan, zillete düşüren)

RÂFİ'
(Yukarı kaldıran, yükselten)

MUİZ
(Yücelten, izzet ve şeref veren)

MÜZİL
(Alçaltan, zillet veren)

SEMİ'
(Her şeyi işiten)

BASÎR
(Her şeyi gören)

HAKEM
(Son hükmü veren)

ADL
(Mutlak adalet sahibi, çok adaletli)

LATÎF
(Yaratılmışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip, sezilmez yollarla karşılayan)

HABÎR
(Her şeyin iç yüzünden haberdar olan)

HALÎM
(Acele ile ve kızgınlıkla muamele etmeyen)

AZÎM
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

GAFÛR
(Bütün günahları bağışlayan)

ŞEKÛR
(Az iyiliğe çok mükafat veren)

ALÎ
(İzzet, şeref ve hükümranlik bakımından en yüce, aşkın)

KEBÎR
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)

MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)

HASÎB
(Kullarının her yaptığını bilen, onları hesaba çeken)

CELÎL
(Azamet sahibi)

KERÎM
(Lütuf ve keremi çok bol ve çok geniş)

RAKÎB
(Büyün varlığı gözetleyip, kontrol eden)

MÜCÎB
(Dualara karşılık veren)

VÂSİ'
(İlmi ve merhameti herşeyi kuşatan)

HAKÎM
(Bütün emirleri ve işleri hikmetli olan)

VEDÛD
(Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan)

MECÎD

Türkiye'nin En Büyük
İslam Ansiklopedisi
Olma Yolunda Hızla Gelişen Bir Sitedir.
İslam Ansiklopedisi 2008 - 2021 ©
Örtünme Nedir?

Dinimizde erkeğin ve kadının avret yerlerini örtmesi konusu tartışma götürmeyecek derecede açık, kesin ve şekli bilirli bir hükümdür. Fakat son zamanlarda değişik sebeplerle tartışma konusu yapılmaya başlanmıştır. Biz de bu konudaki şüpheleri gidermek için bu temel farzın ne olduğunu değişik yönleri ile ele alacağız.

Örtünme Farz Bir Emirdir
Avret yerlerini örtmek farzdır. Bu konudaki ilâhî emir kesindir. Bu emir her mümine verilmiştir ve kıyamete kadar geçerlidir. Yüce Allah namaz gibi örtünmeyi de kesin hükme bağlamış, bunu insanların keyfine ve tercihine bırakmamıştır. Örtünme şekli, şahsa ve duruma göre az çok değişse de hüküm değişmez. Böyle olması rahmettir. O, aynı zamanda örtünmenin bir insan, aile ve cemiyet için ne kadar gerekli olduğunu da göstermektedir.

Akıllı olup bulûğa eren her erkek ve kadın emredilen yerlerini örtmekle yükümlüdür. Erkek ve kadına göre avret bölgelerinin nereler olduğu aşağıda açıklanacaktır.

Örtünme, Kur'an ve Sünnette açıkça emredilmiş, kimlerin ne zaman, nerede, ne şekilde örtüneceği bildirilmiştir. Bütün İslâm âlimleri örtünmenin farz olduğu konusunda görüş birliği içindedir.

Örtü âyeti indikten sonra bütün müslüman kadınlar bu emri istenen şekilde uygulamaya başlamışlardır. Son asır hariç, hiçbir devirde müslüman kadının örtünmesi tartışma konusu yapılmamıştır.

Örtünme bir âdet değil ibadettir. Âdet olduğu için örtünenler de vardır. Fakat her mümin kadın, örtünün yüce Allah'ın emri olduğunu bilerek örtünmeli, böylece âdeti ibadete çevirmelidir.

Kur'an ve Sünnette örtü için ölçüler verilmiş fakat tek tip kıyâfet belirlenmemiştir. Bunun için her kadın, verilen ölçülere uymak şartıyla maddî imkânına, iş durumuna, iklim ve çevre şartlarına göre bu emri yerine getirebilir.

Yüce Allah erkeklere şu emri vermiştir:

"Mümin erkeklere söyle: Gözlerini harama bakmaktan çeksinler ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir." (Nûr 24/30)

Yüce Allah kadınlara da şöyle emretmiştir:

"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar. Irzlarını korusunlar. Görülmesi tabii olan yerler hariç ziynet yerlerini açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynet yerlerini izin verilenler dışında kimseye göstermesinler. Bir de ayak bileklerine taktıkları gizli süsler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, (önceki kusurlarınızdan dolayı) hepiniz Allah'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nâil olursunuz." Nûr 24/31

Elmalılı Hamdi Yazır (rah) meşhur tefsirinde der ki:

Bu âyette emredilen şudur: Kadınlar başlarını, saçlarını, kulaklarını, boyunlarını, gerdanlarını ve göğüslerini açık tutmayıp anlatıldığı gibi güzelce örtünsünler. Bunun için onu temin edecek baş örtüsü kullansınlar. Cahiliye (İslâm öncesi) kadınları da hiç baş örtüsü kullanmaz değillerdi. Fakat yalnız enselerini bağlar veya arkalarına bırakırlar, yakaları önden açılır, gerdanları ve gerdanlıkları açık olurdu, ziynetleri görünürdü.

İslâm önce açıklığı yasaklamıştır. Sonra, kadınların başlarını örtüp başörtülerini yanları ve göğüsleri üzerine sarkıtmasını emretmiştir. Böylece sadece tesettürün farz oluşu değil, aynı zamanda onun ne şekilde olacağı da gösterilmiştir. Kadın edep ve nezaketinin en güzel ifadesi bundadır.

Kadınlara örtüyü emreden ikinci âyet şudur:

"Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, evlerinin dışına çıkarken cilbâblarını (dış elbiselerini) üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınması ve incitilmemesi için en uygunudur. Allah çok affedici ve çok esirgeyicidir." Ahzâb 33/59

Cilbâb, bütün bedeni örten elbiseye denir. Kadınların vücutlarını tamamen örttükleri her türlü elbise cilbâb yerine geçer.
Örtünmenin farz olduğu ikinci yer mescid ve namazdır. Bu konuda âyette şöyle buyrulmuştur:

"Ey âdemoğulları! Her mescide (namaza) gelişte elbiselerinizi giyin (avret yerlerinizi örtün)." Ar16;râf 7/31

Âyetteki hüküm, Kâbe'de yapılan tavafı ve namaz için mescide gelmeyi de içine alır. Buradaki ziynetten maksadın "elbise ve giysi" olduğu belirtilmiştir. Böylece İslâm namaz ve tavaf gibi ibadetlerde avret yerlerinin örtülmesinin farz olduğunu bildirmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.v) örtünme ile ilgili âyetlerin tefsirini yapmış ve onların nasıl uygulanacağını göstermiştir. Bu konuda çeşitli hadisler vardır. Biz ikisini nakledeceğiz:

Hz. Âişe (r.ah) anlatır:

Bir gün Hz. Ebû Bekirin kızı Esmâ ince bir elbise ile Resûlullah'ın (s.a.s) huzuruna girmişti, Hz. Peygamber ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu:

"Ey Esmâ! Kadın erginlik çağına ulaşınca onun şu yüzü ve elleri hariç diğer yerlerinin görülmesi helâl değildir." Ebû Davud, Libâs, 31.

Diğer bir hadiste şöyle buyrulmuştur:

"Allah Teâlâ erginlik çağına girmiş bir kadının namazını başörtüsüz kabul etmez." Ebû Davud, Salât, 84.

Örtünmenin Hedefi

Örtünmeden maksat edeptir. Edebin hedefi insanı terbiye etmek ve ona şeref vermektir. Örtü ve edep içindeki insan sürekli ibadet halindedir, rahmet altındadır; kulluk yapmaktadır ve sevap almaktadır. Edepli insan hem günahlardan korunur hem de ateşten. Sonuç yüce Allah'ın rızâsıdır. Onun bir kulundan razı olmasından daha büyük hangi saâdet vardır?

İnsandaki edep ve hayâ duygusu örtünmeyi gerektirir. Ancak mümin erkek ve kadınların örtünmede asıl gayesi yüce Allah'ın rızâsını kazanmaktır. Çünkü Allah Teâlâ'nın emir ve yasaklarına uymak bir ibadettir. Namaz ve oruç gibi ibadetleri emreden yüce Allah ibadetin içinde ve dışında örtünmenin şekil ve sınırlarını da belirlemiştir.

Bazıları, örf ve âdetinden dolayı örtünür. Örtünmenin yüce Allahın farz bir emri olduğunu bilmez. Bu kadınlar örtünün farz olduğunu bilip bundan sonra Allahın emrini yerine getirmek için örtünmeye devam etmelidir.

Bazıları örtüyü bir süslenme aracı olarak kullanırlar. Değişik desen ve modellerdeki kıyâfetlerle kendilerini daha cazip bir hale getirir, dikkat çeker, çekmek isterler. Bu yanlıştır. Helâl değildir.

Örtünmenin ibadet olması için şunlara dikkat etmelidir:

1. Örtünme ile yüce yaratıcının emrine yerine getirmeye niyet etmeli ve O'nun rızâsı için giyilmelidir.
2. Örtü dinimizin öğrettiği ölçülerde olmalıdır.

Kadın örtünmekle ayrıca kocasının hakkını koruduğunu, nikâh akdine vefa gösterdiğini ve böylece büyük bir hayır yaparak sevap aldığını bilmelidir.

Örtünme İşinde Kocaya Düşen Sorumluluk

Evli kadınların örtünmesinden başlarındaki kocaları sorumlu olduğu gibi, kız çocuklarının evleninceye kadar örtünme ile ilgili problemlerinden de birinci derecede babası sorumludur. Çocukla uzun süre birlikte olan, onun eğitim ve terbiyesiyle yakından ilgisi bulunan anne de ikinci derecede sorumlu olur. Âyette şöyle buyrulur:

"Ey iman edenler! Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden kendinizi ve ailenizi koruyun." Tahrîm 66/6.

Ateşten korumanın ancak iman ve edeple olacağı bildirilmiştir.

Şu hadislerin uyarısı da önemlidir:

"Sizin hepiniz birer çobansınız ve hepiniz yönettiğiniz kişilerden sorumlusunuz. Erkek ailesinin çobanıdır ve kıyamet gününde onlardan sorumlu olacaktır. Kadın da kocasının evinden ve çocuklarından sorumludur." Buhârî, Ahkâm, 1.

"Çocuğunun senin üzerinde hakkı vardır." Müslim, Sıyâm, 182.


Örtünme Emanettir

Her farz gibi örtü de yüce Allah'ın bir emanetidir. Kadın ve erkeğe örtüyü yüce Allah emanet etmiştir. Onu koruyanı Allah dünyada fitneden, âhirette ateşten korur. Onu ihmal eden hesaba çekilir ve kendisine, "Niçin avret yerlerini yabancıların yanında açtın?" diye sorulur. Bunun hesabını vermek kolay değildir.
Namus, erkek ve kadın için imandan sonra en büyük emanettir.

Mümin namusunu korumak için can verse şehid olur; cenneti bulur. Kadın kocasının, koca da kadınının namusudur. Biri diğeri için elbise yapılmıştır. Birbirlerini örterler, süslerler, korurlar, tamamlarlar.

Tedavi gibi bir zaruret yokken evinin dışında, yabancıların yanında örtüsünü çıkaran bir kadın, iki kimseye vefasızlık yapmış olur. Biri vücudun sahibi yüce Allah, diğeri de nikâh emanetini taşıyan kocası. Sonra bu kadın kendisi başta olmak üzere herkese zarar vermiş olur.

Koca medeniyet zannedip kadınından örtü perdesini açmasını istese bile kadın Allah için açmamalıdır. Allah korusun, şeytana uyulup örtü açılırsa ortaya güzellikler değil, bir sürü çirkinlikler çıkar. Yüce yaratıcımız bu konuda hepimizi şöyle uyarmaktadır:

"Ey âdemoğulları! Sakın şeytan ilk anne babanız Havva ile Âdem'e yaptığı gibi (haram şeyleri süsleyerek) sizi de fitneye düşürmesin. Şeytan onların ayıp yerlerini göstermek için elbiselerini çıkartıp cennetten çıkmalarına sebep oldu." Ar16;râf 7/27.

"Ey âdemoğulları! Sizin için çirkin yerlerinizi örtecek ve giyip süsleneceğiniz elbiseler yarattık. (Onlarla örtünün. Şunu da unutmayın ki) takvâ elbisesi daha hayırlıdır." Ar16;râf 7/26.

Örtünme Emniyettir

Örtü bir emniyettir. Örtüyü giyen de gören de emniyette olur. Örtülü bir kadınla karşılaşan kimsenin gözü ve gönlü haramdan korunur. Örtünen de vebalden kurtulur. Bir kötü işi yapmamak gibi ona sebep olmamak da farzdır. Dinimiz, kötü işlerden önce ona giden yolları da kapatmıştır. Bunun için zina gibi en çirkin işe düşülmesin diye, bir sürü tedbir almıştır. Bunların başında örtünme gelmektedir.

Örtünen kadın önce kendisini koruma altına almış olur. Sonra kendisine bakan yabancı kimseyi nefsinin vesvesesinden ve kötü düşüncelerinden kurtarır. Bu durumda şeytan istese de kalbi bozmaya yol bulamaz. Böylece örtü, harama karşı bir siper olur. Onu giyen sevap aldığı gibi, örtüye hürmet eden de sevap alır.

Örtü hem güzelliği hem de çirkinliği örter. Örtü ile kadın güzelliğin âfetinden korunduğu gibi, çirkinliğin de ezikliğinden kurtulur.

Örtü ile kadınlar arasında zengin-fakir, zayıf-şişman, kültürlü-kültürsüz ayırımı ortadan kalkar; herkes sade bir örtü içinde müslüman kadın olarak tanınır. Böylece zengin gözüküp şımarma ve fakir bilinip utanma tehlikesi olmaz.

Mümin için kalp Cenâb-ı Hakk'ın nazar ettiği özel bir mahaldir. Orası ilâhî aşkın bulunduğu, tadıldığı ve meyvelerinin alındığı yerdir. Bunun için devamlı temiz ve huzurlu olması gerekir. Yoksa yüce aşk tadılamaz; insan ağzına koyduğu aş tadıyla kalır.

Velîlerden Şiblî hazretlerine (k.s), "Mümin erkeklere söyle gözlerini haramdan sakınlar" âyetinin mânası nedir?" diye sorulduğunda şöyle demiştir:

"Bunun mânası şudur: Onlara söyle; baş gözlerini haramdan, kalp gözlerini de Allah'tan gayri şeylerden çeksinler."

Göz gönüle açılan bir penceredir. Kalp ehli için göz ve bakışlar çok önemlidir. Yüce Allah'a âşık bir mümin için en önemli iş gönlünü ve gözünü haramdan korumaktır. Dünya ehli bunu anlamaz.

Şeytanın erkeğe karşı en birinci silâhı kadındır; avlamak istediğini onunla vurur. Şeytan örtü içindeki kadınla hedefine kolay ulaşamaz. Bunu bilir ve kadını örten elbiseyi çıkartmak için bin türlü vesvese verir. Bunu tek olarak başaramazsa, insan şeytanlarından yardım ister. Bunun için yüce Peygamberimiz (s.a.v) kadınları şöyle uyarmıştır:

"Kadın örtülmesi gereken bir varlıktır. Kadın dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker (onu günaha nasıl alet edeceğini hesap eder)." Tirmizî, Radâ, 18.

Bazıları, örtünen kadınların içinde nice kötü kadınların bulunduğunu, örtünün onlara bir fayda vermediğini söyler. Böyle kadınlar bulunabilir. Örtü ona bir fayda vermese de ona bakan ve örtülü olduğu için haramdan korunan kimselere fayda verir. Örtülü olup kötülük niyetinde olan bir kadın ancak onu yakından tanıyanlara ve kendisi gibi kötülük peşinde olanlara zarar verir.

Ancak iyi niyetli bir kadın açık olsa ve bu şekilde dışarı çıksa, hiç kimseye zarar verme derdi de olmasa, o bu pozisyonu ile kendisine kötü niyetle bakana zarar verir, kötü niyetli olana kapı açmış olur. Kendisi hiç harama bulaşmadan evine dönse bile, kendisine kötü niyetle bakıp harama düşen bir sürü insan bulunur. Sebebi de bu kadın olur.
Bu nedenle örtü, kadın ve erkek için her yönden emniyettir. O, iyilere de kötülere de fayda verir. Yüce Allah örtünmenin faydasını anlatırken şöyle buyurmuştur:
"Mümin kadınlara söyle örtünsünler; çünkü bu, onların tanınması ve incitilmemesi için en uygunudur." Ahzâb 33/59.


Örtünme Dinî Bir Alâmettir

Allah için giyilen örtü kalpteki imanın ve edebin alâmetidir. Bunun için örtüye bürünen mümin kadın bu iman ve edebi korumak için elinden geleni yapmalıdır.
Kur'an ve Sünnete göre yapılan örtünme İslâm dininin alâmetidir. müslüman kadın örtüsü ile tanınır, bilinir ve ona göre tavır alınır. Bu örtü, bütün müminlerin ortak emanetidir. Örtüyü giyen de onu gören de örtüye dinin öğrettiği edebe göre davranmalıdır. Örtüyü dünya menfaatleri için kullananlar ve onun şerefini zedeleyenler mesul olurlar.

İnsanı hayvandan ayıran en önemli farklardan biri de utanmadır. Buna hayâ denir. Hayâ kadının en kıymetli sermayesi ve en güzel süsüdür. Bir kadın hayâsını korumak için hayatını verse değer; çünkü hayâ gidince elde etten ve kemikten başka bir şey kalmaz.
Örtü edebe, edep cennete götürür. Yüce Allah örtüsünü ve edebini koruyan erkeklerle kadınlara affını, cennetini ve cemâlini müjdelemiştir. Ahzâb 33/35.
Bu müjdeye ulaşanlara ne mutlu!


Örtünmenin Sınırı

Örtünmenin amacı bakılması haram olan yerleri kapatmaktır. Bu yerler kadınlarda el ve yüz dışında bütün bedenidir. Zor durumda ayaklar için de ruhsat vardır. Kadın namazda veya yabancı erkeklerin yanında eli ve yüzü hariç bütün bedenini örtmelidir. Örtü altından sarkan saçların da örtülmesi gerekir.

Başın yüz kısmı hariç, diğer bütün yerleri örtülmelidir. İç elbise üzerine giyilen dış örtü ayak topuklarına kadar inmelidir. Kollar da el bileklerine kadar kapalı olmalıdır.
El ve yüzün namazda ve namaz dışında örtülmesi gerekmez. Ayaklar için de ruhsat vardır fakat zaruret yoksa örtülmesi daha güzeldir. Ayakların açık kalması hacetten kaynaklanınca, bir günah olmaz.

Nitekim, "Kadınlar süslerini (yabancı erkeklere) açmasınlar" Nûr 24/31. âyetinde "kendiliğinden görünen yerler müstesnadır" ifadesiyle bedenden bazı yerlerin açık kalabileceğine işaret edilmiştir.

Âyetlerdeki emre bakılınca örtünmede kadın için iki parçalı bir giysi şekli ortaya çıkar. Birincisi saç, boyun ve göğüsleri örten ve omuzlara doğru yakaların üstüne salınan baş örtüsü; ikincisi ise dış giysidir.


Dış giysi de iki şekilde olabilir:

1. Baş örtüsünün üstünden, bedeni aşağıya kadar örten büyük parça giysi.
2. Baş örtüsünün altında boyundan aşağı topuklara kadar örten dış giysi.

Örtünmenin gayesi, avret yerlerini örterek kendini ve karşıdakini haramdan korumaktır. Bunun için önemli olan giyilen elbiselerin parçası değil, özelliğidir. Şimdi bu özellikleri kısaca açıklayacağız.


Kadının Elbisesinde Ölçü

Elbise İnce ve Dar Olmamalı

Kadının dış elbisesinin sık dokunmuş ve altını göstermeyen kalınlıkta olması gerekir. Cildin rengini gösterecek derecede ince olan giysi ile kadın örtülmüş sayılmaz. Bu yüzden derinin beyazlığı veya kırmızılığı belli olan elbise ile namaz geçerli olmaz ve bununla örtünme gerçekleşmez. Eğer giysi kalın olmakla birlikte uzvu belli ederse ve hacmi ortaya koyarsa, bu çirkin görülmekle birlikte namaz geçerli olur. Şâfiîlere göre vücut hatlarını belli eden böyle bir dar giysi ile namaz kılmak kadınlar için mekruhtur, erkeklerin de dar giysiyi terketmesi daha uygundur.

Kadın buna dikkat etmelidir. Giysinin geniş ve altını göstermeyen nitelikte olması gereklidir. Hz. Ebû Bekirin kızı Esmâ'nın (r. ah) ince giysilerle Peygamber Efendimizin yanına gelince Allah Resûlü ondan yüz çevirerek onu şöyle uyarmıştır:

"Bir kadın erginlik çağına girdiğinde onun elleri ve yüzü dışında bir yerinin yabancı erkeklerin yanında açması helâl olmaz." Ebû Davud, Libâs, 31

Hz. Peygamber'e (s.a.v) Mısır yapımı bir elbise hediye edilmişti. Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) onu Hz. Üsâme'ye (r.a) verdi. O da hanımına verdi. Resûlullah (s.a.v) elbiseyi Hz. Üsâme'nin üzerinde göremeyince, ne yaptığını sordu; o da hanımına verdiğini söyledi. O zaman Hz. Peygamber (s.a.v),

"Eşine söyle, altına bir gömlek giysin. Çünkü vücut şeklinin ortaya çıkmasından korkarım" Ahmed, Müsned, 5/205. buyurdu. Zira elbisenin kumaşı sık dokunmuş olmakla birlikte altını belli edecek derecede ince idi.

Âlimler bu hadisin açıklamasında şöyle demiştir:

"Bu hadise göre, kadınların bedenlerini vücut hatları belli olmayacak şekilde bir giysi ile örtmeleri gerekir. Avret yerini örtmek için bu şarttır. Giysinin altına ayrıca bir gömlek giyilmesinin emredilmesi, onun ince olması ve vücut hatlarını göstermesi yüzündendir."

Şu hadis-i şerif de ince elbisenin tehlikesini haber vermektedir:

"Ümmetimin son dönemlerinde öyle kadınlar çıkar ki onlar görünürde giyinmişlerdir, fakat (elbiselerinin inceliği, darlığı ve kısalığından) çıplak hükmündedirler. Onlar saçlarını toplayıp öyle şekil verirler ki başları deve hörgücüne benzer. Onlar cennete giremez ve cennetin kokusunu bile alamazlar." Müslim, Libâs, 125.


Baş Örtüsünde Ölçü

Baş örtüsü, başı tamamen örtmelidir. Bu örtü, kadının bütün saçlarını, boyun ve göğüs kısımlarını örtecek ve bunlardan hiçbir şey göstermeyecek şekilde olmalıdır.
Başa örtülen şeyin maddesi ve şekli kadının maddî durumuna, yaşadığı iklime, alıştığı örfe ve çalıştığı işe göre değişik olabilir. Maksat, örtülmesi gereken yerleri örtmektir.
Başörtüsünde dikkat edilecek bir önemli husus, kadının saç şeklini ve modelini belli etmemesidir. Hz. Peygamber (s.a.v), bazı kadınların başlarını örttüğü halde, örtü altındaki saçlarına verdikleri tuhaf şekiller yüzünden lânete uğradıklarını, Ahmed, Müsned, 2/223. bu şekilde kıldıkları namazların bile kabul edilmediğini haber vermiştir. Bezzâr, Müsned, nr. 3015.

Hz. Âişe'nin (r.ah) huzuruna altını gösteren ince başörtülü bir gelin getirilmişti. Onu şöyle uyardı:

"Nûr sûresine inanan bir kadın bunu örtünmez."

Başa örtülen şey, sırf erkeklere ait bir giysi olmamalıdır. Bir de diğer bâtıl din veya görüşlerin özel alâmeti olan giysilerden sakınmalıdır.

Örtü ile de güzellik gösterisinde bulunmak, dikkat çekmek ve şehveti tahrik etmek mümkündür. Hatta kadın bazan cazibeli bir örtü içinde daha dikkat çekici olabilir. Örtü bunlara alet edilmemelidir.

Örtü bir ibadettir. İbâdet Allah rızâsı için yapılmalıdır. Örtü edebince yapılırsa ibadet olur; yoksa âfete dönüşür.
Bir kadının kötü niyetli de olsa örtülü olması, iyi niyeti olup açık gezmesinden daha hayırlıdır.



Semerkand Araştırma Merkezi
CUMA SOHBETLERİ
Semerkand Yayınevi nin Büyük Katkılarıyla
   
Senden Önce 36 ziyaretçi (99 klik) Kişi Buradaydi.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol