İslam Ansiklopedisi - Namaz ve Biz - 77
   
Menü
  Ana Sayfa
  İletişim
  Yorum Ve Görüşleriniz
  Burdayiz
  Bize Destek Olun
  DOSTLARIMIZ
  Anket
  Ahir Zaman
  Al-i İmran Suresi
  Allah'tan Korkmak
  Allah'ın 99 İsmi
  A'raf Suresi
  Ashab-i Kehf
  Bakara Suresi
  BAS ÖRTÜSÜ
  Bediuzzaman Said Nursi
  Berat Kandili
  Büyük Günahlar
  Cennet Ve Cehennem
  Cinler
  Dinimiz
  Din Eğitiminde İnsanın Merkezileşmesi
  Din Ve İnsan
  El Zinasi
  Esmâül Hüsnâ
  Evreni Allah Yarattı
  Evrenin Ölümünün Ardından
  Esmaül Hüsnanin Önemi
  Esma-i Hüsnâ'dan Esintiler
  Esnaül Hüsna Faziletleri - Faydalari
  Esmaül Hüsna (Geniş Anlamlı)
  Esmaül Hüsna Zikirleri
  Filistine Destek İHH
  Filistine Destek K.Y.M
  Kiyamete Dogru
  Günün Konusu
  Site Haritasi
  Soru Cevap
  Şiirler
  Risale-i Nur
  Resim Galerisi
  İlahi Oku
  Peygamberlerimiz
  Gusül Ve Abdest
  Islamda Kadın ve Erkek
  Mezhebler
  Mucizeler
  ViDEOLAR
  SiiR
  Namaz Hakkında
  Namazın Edebi
  Namaz Vakitleri
  Namaz ve Sağlık
  Namazlar ve Niyet
  54 FARZ
  Zina Ve Çeşitleri
  Zinanin Kötülüğü
  Zina Ve Dünyevi Azabi
  Zinanin Uhrevi Azabi
  Göz Zinasi
  Göz Zinasi 2
  Gıybet
  Zulüm
  Kibir
  Kızmak
  Şehvet
  Haram ve Şüpheli Yemek
  Kur'an Ve Önemi
  Yunus Suresi
  Fil Suresi
  Kureyş Suresi
  Kuranin Önemi
  Kur'anin İnişi
  İnsan
  İbadetin Önemi
  Nefis
  Ölüm
  Oruç Ve Çeşitleri
  Oruçlarda Niyetin Vakti
  Orucu Bozan Şeyler
  Farz Oruçlar
  Oruç Çeşitleri
  Mübarek Aylar,Günler ve Geceler
  Kadir Gecesi
  Recep Ayı
  Regaib Gecesi
  Miraç Kandili
  Şaban Ayı
  Ramazan Ayı
  Şevval Ayı
  Kurban ve Kurban Bayrami
  Muharrem Ayı ve Aşure Günü
  Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili
  Kıyamet
  Kıyamet Günü 1
  Kıyamet Günü 2
  Kıyamet Günü 3
  Hz. Mehdi
  İlahiler
  Karışık İlahi
 
  Esmaül Hüsna Esintisi Dergisi
  Ilk Müslümanlar
  Islam Tarihimiz
  Resimli Namaz Anlatimi
  Islam Alimleri
  Kabe
  Nasihatlar
  HlCRET
  Kuran Ögreniyorum
  DuaIar
  Ahlak Bilgileri
  Besmele Kampanyasi
  Tevhidisohbet
  Sahabaler
  Hadisler
  Osmanli Padisahlari
  Türkiye il ve ilçeler
  İl İl Namaz Vakitleri
  il il imsakiye - İftar Vakitleri
  Güzel Sözler
  Dursun Ali Erzincanlı
  Şifali Bitkiler
  ilmihal
  Unutulan Sünnetler
  İslami Resimler
  Salavat
  Bilim
  Ramazana Özel
  Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
 
  Bediüzzaman Said Nursi Hayati
  Sözler
  Mektubat
  Lemalar
  Şualar
  Hür Adam Bediuzzaman Said Nursi - Fragman
 
  Atatürk
  Ödevler
 
  Teknoloji
 
  Google
  Faydalı Siteler
 
  Facebook
  Reklam

 



"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Haşr-24)"

 
ALLAH
(Uluhiyete mahsus sıfatların hepsini kendinde toplayan İsm-i Azam)

RAHMÂN
(Bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden)

RAHÎM
(Çok merhamet eden, nimet veren)

MELİK
(Bütün kainatın tek sahibi ve mutlak hükümdarı)

KUDDÛS
(Hatadan, gafletten ve her eksiklikten münezzeh)

SELÂM
(Esenlik veren, kullarını selamete çıkaran)

MÜ'MİN
(Gönüllere iman ışığını veren, vaadine güvenilen)

MÜHEYMİN
(Kainatın bütün işlerini gözetip yöneten)

AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)

CEBBÂR
(İradesini her durumda yürüten, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan)

MÜTEKEBBİR
(Her şeyde büyüklüğünü gösteren)

HÂLIK
(Büyün mevcudatı takdirine uygun şekilde yaratan)

BÂRİ'
(Bir model olmaksızın canlıları yaratan)

MUSAVVİR
(Her şeye şekil ve özellik veren)

GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahları bağışlayan)

KAHHÂR
(Her şeye her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim)

VEHHÂB
(Karşılık beklemeden bol bol veren)

REZZÂK
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren)

FETTÂH
(Zorlukları kolaylaştıran ve iyilik kapılarını açan)

ALÎM
(Herşeyi çok iyi bilen)

KÂBID
(Rızkı tutan, canlıların ruhunu alan)

BÂSIT
(Rızkı genişleten, ruhları bedenlerine yayan)

HÂFID
(Alçaltan, zillete düşüren)

RÂFİ'
(Yukarı kaldıran, yükselten)

MUİZ
(Yücelten, izzet ve şeref veren)

MÜZİL
(Alçaltan, zillet veren)

SEMİ'
(Her şeyi işiten)

BASÎR
(Her şeyi gören)

HAKEM
(Son hükmü veren)

ADL
(Mutlak adalet sahibi, çok adaletli)

LATÎF
(Yaratılmışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip, sezilmez yollarla karşılayan)

HABÎR
(Her şeyin iç yüzünden haberdar olan)

HALÎM
(Acele ile ve kızgınlıkla muamele etmeyen)

AZÎM
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

GAFÛR
(Bütün günahları bağışlayan)

ŞEKÛR
(Az iyiliğe çok mükafat veren)

ALÎ
(İzzet, şeref ve hükümranlik bakımından en yüce, aşkın)

KEBÎR
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)

MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)

HASÎB
(Kullarının her yaptığını bilen, onları hesaba çeken)

CELÎL
(Azamet sahibi)

KERÎM
(Lütuf ve keremi çok bol ve çok geniş)

RAKÎB
(Büyün varlığı gözetleyip, kontrol eden)

MÜCÎB
(Dualara karşılık veren)

VÂSİ'
(İlmi ve merhameti herşeyi kuşatan)

HAKÎM
(Bütün emirleri ve işleri hikmetli olan)

VEDÛD
(Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan)

MECÎD

Türkiye'nin En Büyük
İslam Ansiklopedisi
Olma Yolunda Hızla Gelişen Bir Sitedir.
İslam Ansiklopedisi 2008 - 2021 ©
Dünyalık ile böbürlenen her insanın sonu hüsran olmuştur. Çünkü sevdiği her şey dünya ile beraber zeval bulur.
Yaratılışı ilâhi muhabbet ile yoğrulan insan, sevgili olanı unutup dünyaya müptela olunca, dünyadaki sevdiklerinin kendisinden ayrılmasıyla her seferinde elem ve hüsrana düşer. Halbuki insan kalbi dünya için değil, Allah için yaratılmıştır.

Dünyanın aldatıcı hayatı, Allah’a, Allah dostlarına ve kendisine inanıp kanan insanlara düşmandır. Allah’a düşmanlığı, O’na giden yolları kapat­ması iledir. Cazibesiyle Allah’ın kullarına azamet-i ilâhiyeyi unutturur, insanları kandırıp kulluktan uzaklaştırır. Dünyanın fani, ahiretin baki olduğunu bilen Allah dostları ise, onun cazibesine kanmamakla Allah’a yakınlık kazanırlar.

Dünyaya kanmamak, Allah katında dünyanın hük­münün ne olduğunun bilinmesine bağlıdır. Allah Tealâ “Onlar ahirete karşılık dünya hayatını satın almışlardır. Bu alışverişlerinden dolayı kendilerinden azap kaldırılıp hafifletilmez ve onlara yardım da edilmez.” (Bakara, 86) buyurarak, ahiret hayatını unutup dünyaya kanmanın elim bir sonuca yol açacağını bildirmiştir.

Şu dünyanın yaratılış hikmetini, ilm-i ilâhiyedeki hali ile insan nazarındaki durumunu çok iyi bilmek lazım gelir. Türlü zillet ve üzüntüye düşen insanlar, “Ah bu dünya beni kandırdı, bütün emellerimi söndürdü!” gibi sözlerle karşılığını bulamadıkları arzuları için dünyaya kızarlar; bir yandan da yine ondan talep etmeye devam ederek hüsrana uğrarlar. Halbuki Allah dostları dün­yaya hiç rağbet etmeyip, ancak gerektiğinde kendisinden istifade ederek, onu ahiret sermayesi yaparlar.

Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz, pek çok hadis-i şerifinde dünyayı zemmetmiş, onunla meşguliyetimizin Allah’ı unutmamıza sebep olmaması lazım geldiğini duyurmuş, dünyaya meyledip Allah’ı unutanın ahirette zelil ve perişan olacağını beyan buyurmuşlardır.

Rasulullah s.a.v. Efendimiz, ölmüş bir koyunun yanından geçer­ken sahabilere:

- “Gördüğünüz şu koyun ölüsünün, sahibi nezdindeki kıymeti nedir?” diye sordu. Cevap verdiler:

- “Hiçbir kıymeti olmadığı için buraya atılmıştır.”
Bu cevap üzerine Efendimiz şöyle buyurdu.

- “Varlığım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, dünyanın Allah katındaki kıymeti, ölü bir koyunun sahibi yanındaki kıymetinden daha çok değildir. Eğer dünyanın Allah katında sivrisinek kanadı kadar kıymeti olsaydı, kâfirlere bir yudum su bile içirmezdi.”

“Dünya inkârcının cenneti, müminin cehennemidir.” hükmünce, dünya inkârcıya göre bütün lezzetlerin kaynağıdır. Ahirette çok şiddetli azap göreceğinden, dünya onlar için cennettir. Mümin için ise dünyadaki bütün nimetler ahiret nimetleri yanında pek kıymetsiz olduğundan, dünya cehennem mesabesindedir.

Nasıl ki zindana kimse itibar etmezse, müminin dünyaya itibarı da o kadar olmalıdır. Rasulullah s.a.v.: “Dünyada Allah için olanlar müstesna her şey mel’undur.” ve “Dünyayı seven ahiretine zarar verir. Ahireti seven dünyaya zarar verir. Kâmil o kimsedir ki, ikisini birden hoşnut etmeye çalışmaz.” buyurmuşlardır.

Onun için evliya-yı izam, ilmiyle âmil olan ulema-yı kiram, bir ellerine dünyayı diğer ellerine ukbayı almışlar; dünyanın bir boncuk ahiretin ise inci misali olduğunu gördük­lerinde dünya boncuğunu bırakıvermişlerdir.

“Siz baki olanı fani üzerine, ahireti dünya üzerine tercih ediniz.” emri gereğince mümin için öncelik ahirettir. Bu yolda başarı elde eden mümine, dünya da, dünya ehli de hiçbir zarar veremez.

Semerkand Dergisi
Mehmet ILDIRAR
 
   
Senden Önce 521509 ziyaretçi (1314761 klik) Kişi Buradaydi.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol