İslam Ansiklopedisi - Namaz ve Biz - 86
   
Menü
  Ana Sayfa
  İletişim
  Yorum Ve Görüşleriniz
  Burdayiz
  Bize Destek Olun
  DOSTLARIMIZ
  Anket
  Ahir Zaman
  Al-i İmran Suresi
  Allah'tan Korkmak
  Allah'ın 99 İsmi
  A'raf Suresi
  Ashab-i Kehf
  Bakara Suresi
  BAS ÖRTÜSÜ
  Bediuzzaman Said Nursi
  Berat Kandili
  Büyük Günahlar
  Cennet Ve Cehennem
  Cinler
  Dinimiz
  Din Eğitiminde İnsanın Merkezileşmesi
  Din Ve İnsan
  El Zinasi
  Esmâül Hüsnâ
  Evreni Allah Yarattı
  Evrenin Ölümünün Ardından
  Esmaül Hüsnanin Önemi
  Esma-i Hüsnâ'dan Esintiler
  Esnaül Hüsna Faziletleri - Faydalari
  Esmaül Hüsna (Geniş Anlamlı)
  Esmaül Hüsna Zikirleri
  Filistine Destek İHH
  Filistine Destek K.Y.M
  Kiyamete Dogru
  Günün Konusu
  Site Haritasi
  Soru Cevap
  Şiirler
  Risale-i Nur
  Resim Galerisi
  İlahi Oku
  Peygamberlerimiz
  Gusül Ve Abdest
  Islamda Kadın ve Erkek
  Mezhebler
  Mucizeler
  ViDEOLAR
  SiiR
  Namaz Hakkında
  Namazın Edebi
  Namaz Vakitleri
  Namaz ve Sağlık
  Namazlar ve Niyet
  54 FARZ
  Zina Ve Çeşitleri
  Zinanin Kötülüğü
  Zina Ve Dünyevi Azabi
  Zinanin Uhrevi Azabi
  Göz Zinasi
  Göz Zinasi 2
  Gıybet
  Zulüm
  Kibir
  Kızmak
  Şehvet
  Haram ve Şüpheli Yemek
  Kur'an Ve Önemi
  Yunus Suresi
  Fil Suresi
  Kureyş Suresi
  Kuranin Önemi
  Kur'anin İnişi
  İnsan
  İbadetin Önemi
  Nefis
  Ölüm
  Oruç Ve Çeşitleri
  Oruçlarda Niyetin Vakti
  Orucu Bozan Şeyler
  Farz Oruçlar
  Oruç Çeşitleri
  Mübarek Aylar,Günler ve Geceler
  Kadir Gecesi
  Recep Ayı
  Regaib Gecesi
  Miraç Kandili
  Şaban Ayı
  Ramazan Ayı
  Şevval Ayı
  Kurban ve Kurban Bayrami
  Muharrem Ayı ve Aşure Günü
  Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili
  Kıyamet
  Kıyamet Günü 1
  Kıyamet Günü 2
  Kıyamet Günü 3
  Hz. Mehdi
  İlahiler
  Karışık İlahi
 
  Esmaül Hüsna Esintisi Dergisi
  Ilk Müslümanlar
  Islam Tarihimiz
  Resimli Namaz Anlatimi
  Islam Alimleri
  Kabe
  Nasihatlar
  HlCRET
  Kuran Ögreniyorum
  DuaIar
  Ahlak Bilgileri
  Besmele Kampanyasi
  Tevhidisohbet
  Sahabaler
  Hadisler
  Osmanli Padisahlari
  Türkiye il ve ilçeler
  İl İl Namaz Vakitleri
  il il imsakiye - İftar Vakitleri
  Güzel Sözler
  Dursun Ali Erzincanlı
  Şifali Bitkiler
  ilmihal
  Unutulan Sünnetler
  İslami Resimler
  Salavat
  Bilim
  Ramazana Özel
  Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
 
  Bediüzzaman Said Nursi Hayati
  Sözler
  Mektubat
  Lemalar
  Şualar
  Hür Adam Bediuzzaman Said Nursi - Fragman
 
  Atatürk
  Ödevler
 
  Teknoloji
 
  Google
  Faydalı Siteler
 
  Facebook
  Reklam

 



"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Haşr-24)"

 
ALLAH
(Uluhiyete mahsus sıfatların hepsini kendinde toplayan İsm-i Azam)

RAHMÂN
(Bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden)

RAHÎM
(Çok merhamet eden, nimet veren)

MELİK
(Bütün kainatın tek sahibi ve mutlak hükümdarı)

KUDDÛS
(Hatadan, gafletten ve her eksiklikten münezzeh)

SELÂM
(Esenlik veren, kullarını selamete çıkaran)

MÜ'MİN
(Gönüllere iman ışığını veren, vaadine güvenilen)

MÜHEYMİN
(Kainatın bütün işlerini gözetip yöneten)

AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)

CEBBÂR
(İradesini her durumda yürüten, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan)

MÜTEKEBBİR
(Her şeyde büyüklüğünü gösteren)

HÂLIK
(Büyün mevcudatı takdirine uygun şekilde yaratan)

BÂRİ'
(Bir model olmaksızın canlıları yaratan)

MUSAVVİR
(Her şeye şekil ve özellik veren)

GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahları bağışlayan)

KAHHÂR
(Her şeye her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim)

VEHHÂB
(Karşılık beklemeden bol bol veren)

REZZÂK
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren)

FETTÂH
(Zorlukları kolaylaştıran ve iyilik kapılarını açan)

ALÎM
(Herşeyi çok iyi bilen)

KÂBID
(Rızkı tutan, canlıların ruhunu alan)

BÂSIT
(Rızkı genişleten, ruhları bedenlerine yayan)

HÂFID
(Alçaltan, zillete düşüren)

RÂFİ'
(Yukarı kaldıran, yükselten)

MUİZ
(Yücelten, izzet ve şeref veren)

MÜZİL
(Alçaltan, zillet veren)

SEMİ'
(Her şeyi işiten)

BASÎR
(Her şeyi gören)

HAKEM
(Son hükmü veren)

ADL
(Mutlak adalet sahibi, çok adaletli)

LATÎF
(Yaratılmışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip, sezilmez yollarla karşılayan)

HABÎR
(Her şeyin iç yüzünden haberdar olan)

HALÎM
(Acele ile ve kızgınlıkla muamele etmeyen)

AZÎM
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

GAFÛR
(Bütün günahları bağışlayan)

ŞEKÛR
(Az iyiliğe çok mükafat veren)

ALÎ
(İzzet, şeref ve hükümranlik bakımından en yüce, aşkın)

KEBÎR
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)

MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)

HASÎB
(Kullarının her yaptığını bilen, onları hesaba çeken)

CELÎL
(Azamet sahibi)

KERÎM
(Lütuf ve keremi çok bol ve çok geniş)

RAKÎB
(Büyün varlığı gözetleyip, kontrol eden)

MÜCÎB
(Dualara karşılık veren)

VÂSİ'
(İlmi ve merhameti herşeyi kuşatan)

HAKÎM
(Bütün emirleri ve işleri hikmetli olan)

VEDÛD
(Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan)

MECÎD

Türkiye'nin En Büyük
İslam Ansiklopedisi
Olma Yolunda Hızla Gelişen Bir Sitedir.
İslam Ansiklopedisi 2008 - 2021 ©
ALLAH Teâlâ, mekânlar içinde mukaddes mekanlar; zamanlar içinde de mukaddes zamanlar yaratmış olup, insanlara rahmetini ve nimetlerini çokça ihsan ettiği belli vakitler, belli mevsimler vardır. Haftanın günleri arasında Cuma; kameri aylardan olan ve İslâm alemince “üç aylar” diye bilinen: Recep, Şaban ve Ramazan ayları bu türden feyiz ve bereketi bol zaman dilimlerindendir.

Şüphesiz bu aylar, dünyanın ağır meşgaleleriyle bunalan ruhlarımızı dinlendirmek ve kulluk şuuru içinde Yüce ALLAH’ın rahmet ve merhametine sığınmak için çok kıymetli fırsatlardır. Yüce ALLAH’a bu aylarda yapılacak yakarışlar, tevbe ve istiğfarlar, kalıcı iyilik ve hayırlar, gönülden paylaşılan sevinç ve kederlerin mükafatı insanlara kat kat verilecektir.

ALLAH’a şükürler olsun ki, pek feyizli ve bereketli bir maneviyat, rahmet ve mağfiret mevsimine yüce ALLAH’ın lütfuyla girmiş bulunuyoruz. Asırlardan beri bütün Müslümanlar, pek feyizli, bereketli ve birbirinden sevap ve fazilet bakımından pek güzel ve bir nevi hasat mevsimi olan bu üç aylara erişmenin manevî hazzını duymuşlar ve hatta birçok mü’min kardeşlerimiz bu mübarek ayları oruçlu geçirmişlerdir. Bu aylar Müslümanlar tarafından derin bir saygı ve dinî heyecanla karşılanır. Diğer aylara nisbetle daha çok ibadetle değerlendirilmeye çalışılır. Hemen her Müslüman bu ayların girişi ile bir hazırlık yapar. Geçmişini gözden geçirerek düzenli bir geleceğe kavuşmanın imkanlarını arar.

Receb, Şaban ve Ramazan ayı, İslâm alemince “mübarek” yani bereketli aylar olarak görülmüş ve isimlendirilmiştir. Bu aylar gerçekten mübarek aylardır. Çünkü Kurban Bayramı ve Mevlid Gecesi dışındaki mübarek gün ve geceler bu aylar içindedir. İnsanlık için bir hidayet kaynağı olduğunda şüphe olmayan Kur’an-ı Kerîm bu aylardan biri olan Ramazan ayında inmeğe başlamıştır. İslâm’ın beş temel ibadetinden biri olan oruç da bu aya tahsis edilmiştir. Bu aylarda meydana gelen dinî olaylar, bu aylara kudsiyet ve hususiyet kazandırmıştır.

Hicrî-kamerî aylardan olan ve dinî duyguların yoğunluk kazandığı, merhamet, şefkat, yardımlaşma ve dayanışma hislerinin doruk noktaya ulaştığı, hayır ve iyiliklerin arttığı bir zaman dilimi olan; İslâm alemince de “üç aylar” diye isimlendirilen: “Receb, Şaban ve Ramazan” ayları hakkında, Enes b. Malik (R.A.)’den rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:

“Receb ALLAH Teâlâ’nın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır,” buyurmuşlardır.

Hadis-i şerifte Recep ayı için: “ALLAH Teâlâ’nın ayı” denilmesi, bu ayın şerefine işaret içindir. Aslında bütün aylar, bütün yıllar, bütün zamanlar, bütün mekanlar, bütün varlıklar, bütün insanlar, cümle eşya her şey ALLAH Teâlâ’nındır. Ama her şey ALLAH Teâlâ’nın iken, “Recep ALLAH Teâlâ’nın ayıdır” demekten maksat ne?.. Bundan maksat, “Recep ayında ALLAH Teâlâ Hazretleri, kulları çok afv ü mağfiret ediyor; kulları çok affettiği, tevbe eden kullarını çok bağışladığı bir aydır.” demek oluyor.

Receb ALLAH Teâlâ’nın ayıdır. Günahları bağışlar, Receb kelimesinin “Re” harfi, ALLAH Teâlâ’nın rahmetine; “Cim” harfi, ALLAH Teâlâ’nın cömertliğine; “Be” harfi, ALLAH Teâlâ’nın birr u ihsanına delalet eder. ALLAH Teâlâ Receb ayında, başından sonuna kadar kullarına üç şekilde izzet ve ikramda bulunur. Bunlardan birisi, az emekle bol rahmet ve bereket; ikincisi, cömertlikte sınırsızlık, yani bu aya hürmet eden kullarına bol bol vermesi demektir. Üçüncüsü, cefasız birr u ihsandır ki, iyilik üzerine iyilik, yardım üzerine yardım, bağışlama üzerine bağışlamadır.”

O bakımdan ALLAH Teâlâ’nın kullarına tevbe kapısını, affetme, mağfiret eyleme kapısını açmış olduğu bir ayın kapısından geçmiş oluyoruz. Demek ki, Receb ayında tevbe edeceğiz, ALLAH Teâlâ’nın affını, mağfiretini isteyeceğiz. Şaban ayında Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin has ümmeti olmağa çalışacağız. Ramazan ayında da ALLAH Teâlâ’nın lütfuna ermeye, ümmet olarak mükâfatları kazanmaya gayret edeceğiz. Enes b. Malik (R.A.)’den rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, Receb ayına girdiği zaman:

“ALLAHümme bârik lenâ fî Recebe ve Şaban ve belliğnâ Ramazan. = Ey ALLAH’ım! Receb ve Şaban ayını bize mubarek kıl. Ve bizi Ramazan’a ulaştır.” diye dua ederlerdi.

Receb tevbe ayıdır, kullar tevbe eder. ALLAH da Receb ayında kullarının tevbesini kabul eder. Onları affeder, günahlarını bağışlar, amel defteri bembeyaz olur. Şaban, Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin benim ayım dediği bir ay... Tabii biz de, Şaban ayında Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz hazretlerine bağlılığımızı, sünnet-i seniyyesine ittibâmızı, O’na salât ü selâmımızı çok yaparak, Şaban ayını da ibadetle tâatle geçirmeğe gayret etmemiz gerekir.

Ramazan da bizim, Ümmet-i Muhammed’in ayıdır. Ramazanda da gayretimizi son noktaya getirerek, bu aylarda başlamış olduğumuz güzel çalışmanın sonucunu, ekimin hasadını almalıyız. Demek ki, bütün bu rivayetlere topluca baktığımız zaman, bu üç aylık devre içinde insanın Cenâb-ı Hakk’ın sevdiği yola girmesi, tevbe edip ibadetlere başlaması, iyi bir Müslüman olarak yaşaması, oruçlarla nefsini ıslah edip, iradesini kuvvetlendirip içini dışını temizlemesi, sevabları kazanması, mübarek bir hayat yaşaması; Ramazan’a girince de, bunları arttırıp en son büyük mükâfata erip, dünyada da ahirette de bayrama ulaşması planlanmış oluyor. Kullara bir imkân ve fırsat olarak bahşedilmiş oluyor.

Receb ve Şaban ayları, rahmet ayı olan Ramazan’ı karşılayan aylar olup Ramazan ayının müjdecisidir. Dinimizde ayrı bir değeri olan üç ayların, kişide insanî özelliklerin olgunlaşmasında ve iradenin kontrol altına alınmasında rolü büyüktür. Zira Receb ve Şaban aylarının feyzinden ve bu aylarda bulunan Regaib, Mirac ve Berat gecelerinin rahmetinden istifade yolunu tutan bir kişi Ramazan ayında ise her türlü kötülükten kendini uzak tutar ve insanî vasıflarının artmasına gayret eder. Nihayet Kadir Gecesinde yapacağı ibadet ve tevbe ile manevî hazza ulaşır.

Bu ayların diğer bir özelliği; yukarıda da işaret edildiği gibi, mü’minleri her çeşit kir, pas ve günahlardan uzaklaştıran, fazileti büyük, rahmeti bol, mağfireti geniş ve bereketi sınırsız olan dinimizdeki beş mübarek geceden dördünün bu aylar içinde olmasıdır. Bu beş geceden:

Birincisi: Mevlid Gecesi’dir ki, Rebiulevvel ayının 12. gecesidir. İslâm’ın Yüce Peygamberi, bütün beşeriyetin hidayet ve fazilet rehberi olan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz dünyaya bu gece teşrif etmişlerdir.

İkincisi: Receb ayının ilk Cuma gecesine tesadüf eden Regaib Gecesidir. Bu gece; bir rivayete göre yüce Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Hazretlerinin dünyaya teşriflerine vesile olan ve Peygamberlik nurunun Hz. Âmine’ye intikal ettiği bir gecedir. Regaib Kandili, Yüce ALLAH’ın af ve mağfiretinin istendiği, umut, huzur ve ilahî müjdelerle dolu bir gecedir. Yine bu gece; Mirac, Berat ve bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesinin müjdecisidir.

Üçüncüsü: Receb ayının yirmiyedinci gecesi, Mirac Gecesidir. Bu gece, âlemlerin rahmetçisi, mü’minlerin şefaatçisi o yüce Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin “Mirac Mu’cizesi’nin” tahakkuk ettiği, Yaradan’ın Cemâl-i bâ kemâliyle müşerref olduğu, Cenâb-ı zülcelâl Hazretlerinden biz ümmetlerinin afvını dilediği bir gecedir.

Dördüncüsü: Şaban ayının onbeşinci gecesi, Berat Gecesidir. Bu gece, Cenâb-ı Hakk’ın; tevbe eden Muhammed ümmetinin günahlarını affederek, mağfiret beratlarını verdiği bir gecedir.

Beşincisi: Ramazan ayının yirmiyedinci gecesi Kadir Gecesi’dir. Bu gecenin, içerisinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan daha faziletli olduğu, ALLAH Teâlâ tarafından haber verilmiştir.

Bu mübarek gecelerde Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz, Cenab-ı Hakk’tan bazı ihsanlara nail olmuştur. Bizler de O’nun hatırasını yadetmek için bu geceleri kutluyoruz ve umuyoruz ki Cenab-ı Hakk bu gecelerin şerefine, rahmetin sağanak sağanak yağdığı bu bereketli anlarda bizi ilahî hayırlardan mahrum bırakmaz.

Milletimizin “Kandil” olarak adlandırdığı bu geceler, ışıklarıyla sadece karanlık gecelerimizi değil, aynı zamanda manevi feyziyle de daralan gönüllerimizi, bunalan zihinlerimizi berraklaştırır. Gönüllerimizi, manevi dünyamızı ve geleceğimizi aydınlatır. Kandiller, öze dönüşün, Yüce Yaratanımıza yürekten yakarış ve yönelişin, günahlarla kirlenmeye yüz tutmuş gönüllerimizi arındırmanın, kısacası bize, kendimizi bulma ve bilmenin, denetleme ve değerlendirmenin, nefsin yanıltıcı arzu ve isteklerinden uzaklaşmanın, bir beşer olarak ilahi kudret karşısındaki acziyetimizin şuurunda olarak taat, ibadet ve şükürlerimizi artırmanın, bir kere daha geçmişimizin muhasebesini yapıp geleceğe hazırlıklı olmanın imkanlarını sunar. Bu tür gün ve gecelerde iç dünyamıza dönme, Yüce Yaratanla ve çevremizle bağlarımızı yeniden gözden geçirme fırsatı yakalarız. Ahlâk ve erdemin, doğruluk ve dürüstlüğün, paylaşımın, hak ve hukuka riayetin, barış içinde yaşamanın, kutsala saygının insanî erdemler bağlamında ulaşılabilecek en üstün değerler bütünü olduğunu zihin ve gönüllerimizde derinden hissederek, düşünce ve duygularımıza, söz ve davranışlarımıza bu eksende yön vermeye karar veririz. Bu vesileyle günah ve kusurlarımızdan arınma, sahip olduğumuz güzellikleri devam ettirme gayretine gireriz.

Kandiller, günümüzün yoğun karmaşık ve stresli hayat akışı içinde kaybolup giden ve öze dönüşünü ihmal eden günümüz insanı için içe dönük bakış ve öz denetim fırsatıdır. Bu esnada iman, ibadet ve temel ahlâki erdemler bakımından kendimizi sorgular ve yeniler, tavır ve davranışlarımızı ilahi öğütlerin ışığında gözden geçirir, Yüce Rabbimize olan sevgi ve bağlılığımızı pekiştirebilirsek bize sunulan bu altın fırsatları iyi değerlendirmiş oluruz. Esasen Regaib, Mirac, Berat, Kadir Gecesi, Cuma Gecesi, Arefe Günü ve Ramazan Bayramı gibi mübarek gün ve geceler değerlendirebildiğimiz sürece, güzel amellerle içini doldurabildiğimiz, yanlışlarımızın farkına varıp doğru istikamete yönelebildiğimiz ölçüde bizim için bereketli ve kazançlı zaman dilimleri olacaktır.

Bu mes’ut gecelerde ALLAH Teâlâ’nın bütün inanan kullarına va’di var. Tevhîd safındaki ümmetine Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin şefaati var. Bu gecelerde gönüller îmân feyziyle dolarak Hakikat-i Muhammediyye mihrabına yönelmiş olurlar. Bu mihraba yönelenlere karşı, ALLAH Teâlâ’nın mağfireti sınırsız, merhameti sonsuz, acıması bitmez, rahmeti asla tükenmez. Bu mübarek gecelerde mü’min ve muhlis kullar ALLAH Teâlâ’ya yönelip saf tutarlar. Ve tek ağızdan ve tek kalpten: “İyyâke ne’büdü ve iyyâke neste’în. İhdines-sırâte’l-müstakîm. Sırâtallezîne en’amte aleyhim ğayri’l-mağdûbi aleyhim ve leddâllîn.= Rabbimiz sadece, yalnız ve ancak Sana ibadet, kulluk ederiz. Ve bütün işlerimizde yalnız, sadece ve ancak Senden yardım isteriz, medet bekleriz. Bizi bütün işlerde dosdoğru, Sana doğru varan yola hidayet eyle, eriştir, yönelt. Kendilerine nimet verdiğin; ihsanda, lütuf ve ikramda bulunduğun o mesut bahtiyar kimselerin Peygamberlerin, salihlerin yoluna. Ne o kötü amelleri sebebi ile Senin tarafından kendilerine gazap olunmuş, kızılmış ve ne de Haktan yüz çevirerek yolunu sapıtmış dalalete düşmüşlerin yoluna değil. (Fatiha sûresi:5-7) Âmin, kabul et ya Rabbi” diye dua ederler.

Bu mübarek geceler afv ü atâ kapısının çalınacak, nasib alınacak vakitleridir. İhlasımızı tazelemeliyiz, imanımıza ibadetlerin hazzını katmalıyız, üstümüzden gafleti atmalıyız.

Bu gecelerde az isteyene çok verilir. Gönül kaplarımızı iman ve irfanla dolduralım. Bu gecelerin ilâhi havasında bahtiyar olalım.

Bu geceler; kararmış kalplerin ağaracağı, lûtuf ve ihsanın son hadde varacağı, rahmet ve mağfiret kapılarının kapanmamak üzere açılacağı, iman safında bulunanlara irfan armağanlarının saçılacağı, ilâhî feyzin sağnak halinde yağacağı İslâm Dini’nin büyüklüğüne, üstünlüğüne, derinliğine, enginliğine, değişmezliğine candan inanmış olanların “mücerred ruhlar” halinde öbek öbek kibriyâ fezâsına uçacağı gecelerdir.



Gerçekten bu mübarek üç aylarda ardı ardına gelen “Regaib, Mirac, Berat ve Kadir” geceleri, bin yıllık kızgın, yakıp kavuran hayat çölünde susuzluktan ölmek üzere olan insanların kana kana su içtiği ilâhi rahmet pınarlarıdır. Bütün bu geceler bir bakıma çöllerde yer yer rastlanan vahalara benzerler. Kızgın güneş altında ve kum fırtınaları arasında seyahat eden çöl yolcuları bu vahalarda nasıl dinlenmek, yollarına devam edebilmek için güçlerini yenileme imkanı bulurlarsa, biz inanmış hayat yolcuları da bu mübarek gecelerde bunalan ruhlarımızı ferahlandırmış, kalplerimizi, vicdanlarımızı kaplayan gam-kasavet paslarını, kirlerini silmiş; bir senelik hayatımızın muhasebesini yapmak, günahlarımıza tevbe etmek imkânını elde etmiş oluruz. Yeter ki bu idrake ve bu şuura ermiş olalım.

Ayrıca; birbiri ardınca gelen mübarek gün ve geceler hayat yolculuğumuz üzerinde konulmuş birer ikaz levhasıdır. Nasıl ki bir şehirden diğer bir şehire giderken yol üzerinde çeşitli levhalar ve ikaz lambaları vardır. Bunların görevi yolculuğun salimen seyretmesi içindir. Bu işaretlere riayet eden canını ve malını korumuş olur. İşaretlere riayet etmeyenler ciddi rahatsızlıklara uğrarlar. İşte üç aylar, diğer mübarek gün gece ve saatleri ayrı bir anlatımla değerlendirmeliyiz. Bu anlar bizim kendimize gelmemize ve günahlarımızdan temizlenmemize vesile olmalıdır. Yaratanımızın bize verdiği fırsatları çok iyi değerlendirmemiz lazımdır.

Bu mübarek gecelerde kılınması gerekli özel bir namaz bulunmamakla birlikte, bu gecelerin fazileti ve yapılacak duaların kabul edilme ümidinin fazla olması sebebiyle, diğer gecelere göre daha iyi bir şekilde bunların ihya edilmesi gerekir. Özellikle kaza namazı kılma, teheccüt namazını artırma, Kur’an-ı Kerim okuma, tesbih, zikir ve dua ile bu geceler ihya edilmelidir. Diğer yandan gündüzü oruçlu geçirmek, hakkı bulunan kimselerle helalleşmek, yoksulları gözetmek, hayır-hasenat yapmak da bu günlerin en güzel ihya şeklidir. Bu gecelerde, nafile namazın en az iki rekat olmak üzere, istenildiği kadar kılınması büyük ecir kazandırır.

Kandil geceleri, Rabbimizin feyzinin, nurunun ve affının kulları üzerinde tecellî ettiği gecelerdir. Bu sebeple, Müslümanlar asırlardır bu geceleri ibadetlerle geçiregelmişlerdir. Her ne kadar zamanımızda bazıları: “Bu gecelerde yapılması gereken özel bir ibadet yoktur,” deseler de böyle sözlerin üzerinde durmaya değmez. Nice ALLAH dostu, evliya, kavuştukları manevî derecelere bu mübarek gecelerde kavuşmuşlardır.

Ne gariptir ki, sözleriyle Müslümanları böyle ibadetlerden soğutanların, kendilerinin de ibadetlere soğuk davrandıkları görülmekte, böylece sözlerinin doğruluk derecesi(!) anlaşılmaktadır. Zaten Müslümanların çoğunun ibadete gevşek davrandıkları böyle bir zamanda, kandilleri vesile bilip, Müslümanları ibadete teşvik etmek varken, çeşitli sözlerle ibadetten soğutmanın ne mânâsı var! Oysa, yapılması gereken, insanları ibadetten uzaklaştırmak değil, aksine her vesileyle ibadete teşvik olmalıdır. Bu bakımdan muhterem okuyucular, kim ne derse desin, gelin biz, bu kandil gecelerini namaz, Kur’an-ı Kerim, zikir ile geçirmeye çalışalım. Kandillerimiz mübarek olsun. Amin.

Dinî hayatımıza pozitif anlamda yeni bir heyecan, canlılık ve ivme kazandıran üç aylar ve bu aylar içinde yer alan kandiller, yaratılış gayemizi düşünmemiz, yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi gözden geçirmemiz için bulunmaz fırsatlardır.

Yazar: Mehmet Talu HocaEfendi
Kaynak: İtibar-Haber
   
Senden Önce 257 ziyaretçi (353 klik) Kişi Buradaydi.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol