İslam Ansiklopedisi - Namaz ve Biz - 94
   
Menü
  Ana Sayfa
  İletişim
  Yorum Ve Görüşleriniz
  Burdayiz
  Bize Destek Olun
  DOSTLARIMIZ
  Anket
  Ahir Zaman
  Al-i İmran Suresi
  Allah'tan Korkmak
  Allah'ın 99 İsmi
  A'raf Suresi
  Ashab-i Kehf
  Bakara Suresi
  BAS ÖRTÜSÜ
  Bediuzzaman Said Nursi
  Berat Kandili
  Büyük Günahlar
  Cennet Ve Cehennem
  Cinler
  Dinimiz
  Din Eğitiminde İnsanın Merkezileşmesi
  Din Ve İnsan
  El Zinasi
  Esmâül Hüsnâ
  Evreni Allah Yarattı
  Evrenin Ölümünün Ardından
  Esmaül Hüsnanin Önemi
  Esma-i Hüsnâ'dan Esintiler
  Esnaül Hüsna Faziletleri - Faydalari
  Esmaül Hüsna (Geniş Anlamlı)
  Esmaül Hüsna Zikirleri
  Filistine Destek İHH
  Filistine Destek K.Y.M
  Kiyamete Dogru
  Günün Konusu
  Site Haritasi
  Soru Cevap
  Şiirler
  Risale-i Nur
  Resim Galerisi
  İlahi Oku
  Peygamberlerimiz
  Gusül Ve Abdest
  Islamda Kadın ve Erkek
  Mezhebler
  Mucizeler
  ViDEOLAR
  SiiR
  Namaz Hakkında
  Namazın Edebi
  Namaz Vakitleri
  Namaz ve Sağlık
  Namazlar ve Niyet
  54 FARZ
  Zina Ve Çeşitleri
  Zinanin Kötülüğü
  Zina Ve Dünyevi Azabi
  Zinanin Uhrevi Azabi
  Göz Zinasi
  Göz Zinasi 2
  Gıybet
  Zulüm
  Kibir
  Kızmak
  Şehvet
  Haram ve Şüpheli Yemek
  Kur'an Ve Önemi
  Yunus Suresi
  Fil Suresi
  Kureyş Suresi
  Kuranin Önemi
  Kur'anin İnişi
  İnsan
  İbadetin Önemi
  Nefis
  Ölüm
  Oruç Ve Çeşitleri
  Oruçlarda Niyetin Vakti
  Orucu Bozan Şeyler
  Farz Oruçlar
  Oruç Çeşitleri
  Mübarek Aylar,Günler ve Geceler
  Kadir Gecesi
  Recep Ayı
  Regaib Gecesi
  Miraç Kandili
  Şaban Ayı
  Ramazan Ayı
  Şevval Ayı
  Kurban ve Kurban Bayrami
  Muharrem Ayı ve Aşure Günü
  Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili
  Kıyamet
  Kıyamet Günü 1
  Kıyamet Günü 2
  Kıyamet Günü 3
  Hz. Mehdi
  İlahiler
  Karışık İlahi
 
  Esmaül Hüsna Esintisi Dergisi
  Ilk Müslümanlar
  Islam Tarihimiz
  Resimli Namaz Anlatimi
  Islam Alimleri
  Kabe
  Nasihatlar
  HlCRET
  Kuran Ögreniyorum
  DuaIar
  Ahlak Bilgileri
  Besmele Kampanyasi
  Tevhidisohbet
  Sahabaler
  Hadisler
  Osmanli Padisahlari
  Türkiye il ve ilçeler
  İl İl Namaz Vakitleri
  il il imsakiye - İftar Vakitleri
  Güzel Sözler
  Dursun Ali Erzincanlı
  Şifali Bitkiler
  ilmihal
  Unutulan Sünnetler
  İslami Resimler
  Salavat
  Bilim
  Ramazana Özel
  Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
 
  Bediüzzaman Said Nursi Hayati
  Sözler
  Mektubat
  Lemalar
  Şualar
  Hür Adam Bediuzzaman Said Nursi - Fragman
 
  Atatürk
  Ödevler
 
  Teknoloji
 
  Google
  Faydalı Siteler
 
  Facebook
  Reklam

 



"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Haşr-24)"

 
ALLAH
(Uluhiyete mahsus sıfatların hepsini kendinde toplayan İsm-i Azam)

RAHMÂN
(Bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden)

RAHÎM
(Çok merhamet eden, nimet veren)

MELİK
(Bütün kainatın tek sahibi ve mutlak hükümdarı)

KUDDÛS
(Hatadan, gafletten ve her eksiklikten münezzeh)

SELÂM
(Esenlik veren, kullarını selamete çıkaran)

MÜ'MİN
(Gönüllere iman ışığını veren, vaadine güvenilen)

MÜHEYMİN
(Kainatın bütün işlerini gözetip yöneten)

AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)

CEBBÂR
(İradesini her durumda yürüten, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan)

MÜTEKEBBİR
(Her şeyde büyüklüğünü gösteren)

HÂLIK
(Büyün mevcudatı takdirine uygun şekilde yaratan)

BÂRİ'
(Bir model olmaksızın canlıları yaratan)

MUSAVVİR
(Her şeye şekil ve özellik veren)

GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahları bağışlayan)

KAHHÂR
(Her şeye her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim)

VEHHÂB
(Karşılık beklemeden bol bol veren)

REZZÂK
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren)

FETTÂH
(Zorlukları kolaylaştıran ve iyilik kapılarını açan)

ALÎM
(Herşeyi çok iyi bilen)

KÂBID
(Rızkı tutan, canlıların ruhunu alan)

BÂSIT
(Rızkı genişleten, ruhları bedenlerine yayan)

HÂFID
(Alçaltan, zillete düşüren)

RÂFİ'
(Yukarı kaldıran, yükselten)

MUİZ
(Yücelten, izzet ve şeref veren)

MÜZİL
(Alçaltan, zillet veren)

SEMİ'
(Her şeyi işiten)

BASÎR
(Her şeyi gören)

HAKEM
(Son hükmü veren)

ADL
(Mutlak adalet sahibi, çok adaletli)

LATÎF
(Yaratılmışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip, sezilmez yollarla karşılayan)

HABÎR
(Her şeyin iç yüzünden haberdar olan)

HALÎM
(Acele ile ve kızgınlıkla muamele etmeyen)

AZÎM
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

GAFÛR
(Bütün günahları bağışlayan)

ŞEKÛR
(Az iyiliğe çok mükafat veren)

ALÎ
(İzzet, şeref ve hükümranlik bakımından en yüce, aşkın)

KEBÎR
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)

MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)

HASÎB
(Kullarının her yaptığını bilen, onları hesaba çeken)

CELÎL
(Azamet sahibi)

KERÎM
(Lütuf ve keremi çok bol ve çok geniş)

RAKÎB
(Büyün varlığı gözetleyip, kontrol eden)

MÜCÎB
(Dualara karşılık veren)

VÂSİ'
(İlmi ve merhameti herşeyi kuşatan)

HAKÎM
(Bütün emirleri ve işleri hikmetli olan)

VEDÛD
(Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan)

MECÎD

Türkiye'nin En Büyük
İslam Ansiklopedisi
Olma Yolunda Hızla Gelişen Bir Sitedir.
İslam Ansiklopedisi 2008 - 2021 ©
Muhterem Müslümanlar!
Her toplumun kendini ayakta tutan ve ona tarih şuuru veren değerleri vardır. Bu değerler bir toplumu millet yapan, ona umut bahşeden ve geleceğini aydınlatan unsurlardır. İstanbul’un, Fatih Sultan Mehmed tarafından fethi de tarihimizin dönüm noktalarından biridir.

Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: “Kostantiniyye mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan ve onu fetheden asker ne güzel askerdir” [1] buyurarak İstanbul’un fethini hedef göstermiştir. Bu müjdeye nail olabilmek için İslam tarihinin daha ilk yıllarından itibaren İstanbul’a, içinde Sahabe-i kirâmın da bulunduğu pek çok askerî harekat yapılmıştır. Ancak bu büyük müjde, bilgisi, görgüsü ve dehasıyla asrının lideri olan Fatih Sultan Mehmed ve onun askerlerine nasip olmuştur!

Kıymetli Kardeşlerim!
Bildiğiniz gibi İstanbul 29 Mayıs 1453”te fethedilmişti. Önümüzdeki Perşembe günü bu kutsal fethin 555. yılını idrak edeceğiz. Fethin mânâ ve ehemmiyetini anlamaya çalışmak hepimiz için önem arzeder. Cenâb-ı Hakk Kur’an-ı Kerim’de: “Ey müminler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlamlaştırır”[2] buyurur. İslam fetihlerinin gayesi, îlâ-yı kelimetullah yani Allah adını yüceltmektir. “İmtisâl-i câhidû fillâh olupdur niyyetim / Din-i İslâm’ın mücerred gayretidir gayretim” beytiyle Fatih Sultan Mehmed bu idealini dile getirmiştir. Bu mânada İstanbul’un fethi, onu fethedenlerin Allah’a bağlılık ve kulluk bilincinin en açık göstergesidir. Hakiki sığınağın maddî bir takım surlar değil Allah (c.c.) olduğunun bir kez daha insanlığa gösterilmesi olayıdır.

Biliyoruz ki asıl fetih şehirlerin değil gönüllerin fethidir. “Dostun evi gönüllerdir / Gönüller yapmaya geldim” diyen Yunus’un bu sözü, ifade etmek istediğimizi özetler niteliktedir. Adaletin tesisi, yeryüzünün imar ve ıslahı aynı inancın neticeleridir. İstanbul’un fethinin kalıcı oluşu da, atalarımızın orada müslüman olan ve olmayan herkese asırlarca uyguladığı adaletli yönetimle ilgilidir. Bu açıdan Fatih Sultan Mehmed, fethin hemen akabinde fetih camisi olarak Ayasofya’yı camiye çevirmiş, ancak diğer kiliseleri açık tutmuş; şehrin imarına girişmiş ve çıkardığı bir fermanla şehirde yaşayan gayri müslimlerin can, mal, ırz ve namus güvenliğini teminat altına almış, onlara her türlü inanç ve ibadet hürriyeti tanımıştır.

Değerli Müminler!
Fatih ve ordusu, onları canları- malları ve dualarıyla destekleyen halk, imanlarından ve tarihi tecrübeden aldıkları şevkle devleti, “ebed müddet” kılabilmek için adalet ve ahlâkın korunmasına özel önem vermişlerdir. Bilindiği gibi bu da ancak bir toplumu millet yapan ilim, dayanışma gibi değerlerin ve erdemlerin korunmasıyla mümkündür. Tarih bir ibret aynası olduğuna göre, bizi biz yapan tarihî değerlerimize sahip çıkmak ve onları gelecek nesillerimize aktarmak en asli görevlerimizden, millet olarak varlığımızın şartlarındandır. Unutulmamalıdır ki, İstanbul’un fethi, Hz. Peygamber’in müjdesi, Hacı Bayram-ı Veli’nin işareti, Akşemseddin’in duası ve “Ya İstanbul beni alır ya ben İstanbul’u!” diyen Fatih Sultan Mehmed’in şahsında millî gücümüzün ve iradesinin sembolüdür. Bu münasebetle Fatih Sultan Mehmed ve onun mübarek ordusunu minnetle anıyor, cümle şehit ve gazilerimize Cenâb-ı Hakk’tan rahmet diliyorum.

Dr. Ahmet ÇAPKU
Bağlarbaşı Huzur Camii İ.H./ Üsküdar
_________________________________
1 Ahmed b. Hanbel, Müsned IV, 335.
2 Muhammed Suresi, 7.

 

   
Senden Önce 114 ziyaretçi (196 klik) Kişi Buradaydi.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol