İslam Ansiklopedisi - Namaz ve Biz - Cömertlik
   
Menü
  Ana Sayfa
  İletişim
  Yorum Ve Görüşleriniz
  Burdayiz
  Bize Destek Olun
  DOSTLARIMIZ
  Anket
  Ahir Zaman
  Al-i İmran Suresi
  Allah'tan Korkmak
  Allah'ın 99 İsmi
  A'raf Suresi
  Ashab-i Kehf
  Bakara Suresi
  BAS ÖRTÜSÜ
  Bediuzzaman Said Nursi
  Berat Kandili
  Büyük Günahlar
  Cennet Ve Cehennem
  Cinler
  Dinimiz
  Din Eğitiminde İnsanın Merkezileşmesi
  Din Ve İnsan
  El Zinasi
  Esmâül Hüsnâ
  Evreni Allah Yarattı
  Evrenin Ölümünün Ardından
  Esmaül Hüsnanin Önemi
  Esma-i Hüsnâ'dan Esintiler
  Esnaül Hüsna Faziletleri - Faydalari
  Esmaül Hüsna (Geniş Anlamlı)
  Esmaül Hüsna Zikirleri
  Filistine Destek İHH
  Filistine Destek K.Y.M
  Kiyamete Dogru
  Günün Konusu
  Site Haritasi
  Soru Cevap
  Şiirler
  Risale-i Nur
  Resim Galerisi
  İlahi Oku
  Peygamberlerimiz
  Gusül Ve Abdest
  Islamda Kadın ve Erkek
  Mezhebler
  Mucizeler
  ViDEOLAR
  SiiR
  Namaz Hakkında
  Namazın Edebi
  Namaz Vakitleri
  Namaz ve Sağlık
  Namazlar ve Niyet
  54 FARZ
  Zina Ve Çeşitleri
  Zinanin Kötülüğü
  Zina Ve Dünyevi Azabi
  Zinanin Uhrevi Azabi
  Göz Zinasi
  Göz Zinasi 2
  Gıybet
  Zulüm
  Kibir
  Kızmak
  Şehvet
  Haram ve Şüpheli Yemek
  Kur'an Ve Önemi
  Yunus Suresi
  Fil Suresi
  Kureyş Suresi
  Kuranin Önemi
  Kur'anin İnişi
  İnsan
  İbadetin Önemi
  Nefis
  Ölüm
  Oruç Ve Çeşitleri
  Oruçlarda Niyetin Vakti
  Orucu Bozan Şeyler
  Farz Oruçlar
  Oruç Çeşitleri
  Mübarek Aylar,Günler ve Geceler
  Kadir Gecesi
  Recep Ayı
  Regaib Gecesi
  Miraç Kandili
  Şaban Ayı
  Ramazan Ayı
  Şevval Ayı
  Kurban ve Kurban Bayrami
  Muharrem Ayı ve Aşure Günü
  Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili
  Kıyamet
  Kıyamet Günü 1
  Kıyamet Günü 2
  Kıyamet Günü 3
  Hz. Mehdi
  İlahiler
  Karışık İlahi
 
  Esmaül Hüsna Esintisi Dergisi
  Ilk Müslümanlar
  Islam Tarihimiz
  Resimli Namaz Anlatimi
  Islam Alimleri
  Kabe
  Nasihatlar
  HlCRET
  Kuran Ögreniyorum
  DuaIar
  Ahlak Bilgileri
  Besmele Kampanyasi
  Tevhidisohbet
  Sahabaler
  Hadisler
  Osmanli Padisahlari
  Türkiye il ve ilçeler
  İl İl Namaz Vakitleri
  il il imsakiye - İftar Vakitleri
  Güzel Sözler
  Dursun Ali Erzincanlı
  Şifali Bitkiler
  ilmihal
  Unutulan Sünnetler
  İslami Resimler
  Salavat
  Bilim
  Ramazana Özel
  Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
 
  Bediüzzaman Said Nursi Hayati
  Sözler
  Mektubat
  Lemalar
  Şualar
  Hür Adam Bediuzzaman Said Nursi - Fragman
 
  Atatürk
  Ödevler
 
  Teknoloji
 
  Google
  Faydalı Siteler
 
  Facebook
  Reklam

 



"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Haşr-24)"

 
ALLAH
(Uluhiyete mahsus sıfatların hepsini kendinde toplayan İsm-i Azam)

RAHMÂN
(Bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden)

RAHÎM
(Çok merhamet eden, nimet veren)

MELİK
(Bütün kainatın tek sahibi ve mutlak hükümdarı)

KUDDÛS
(Hatadan, gafletten ve her eksiklikten münezzeh)

SELÂM
(Esenlik veren, kullarını selamete çıkaran)

MÜ'MİN
(Gönüllere iman ışığını veren, vaadine güvenilen)

MÜHEYMİN
(Kainatın bütün işlerini gözetip yöneten)

AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)

CEBBÂR
(İradesini her durumda yürüten, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan)

MÜTEKEBBİR
(Her şeyde büyüklüğünü gösteren)

HÂLIK
(Büyün mevcudatı takdirine uygun şekilde yaratan)

BÂRİ'
(Bir model olmaksızın canlıları yaratan)

MUSAVVİR
(Her şeye şekil ve özellik veren)

GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahları bağışlayan)

KAHHÂR
(Her şeye her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim)

VEHHÂB
(Karşılık beklemeden bol bol veren)

REZZÂK
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren)

FETTÂH
(Zorlukları kolaylaştıran ve iyilik kapılarını açan)

ALÎM
(Herşeyi çok iyi bilen)

KÂBID
(Rızkı tutan, canlıların ruhunu alan)

BÂSIT
(Rızkı genişleten, ruhları bedenlerine yayan)

HÂFID
(Alçaltan, zillete düşüren)

RÂFİ'
(Yukarı kaldıran, yükselten)

MUİZ
(Yücelten, izzet ve şeref veren)

MÜZİL
(Alçaltan, zillet veren)

SEMİ'
(Her şeyi işiten)

BASÎR
(Her şeyi gören)

HAKEM
(Son hükmü veren)

ADL
(Mutlak adalet sahibi, çok adaletli)

LATÎF
(Yaratılmışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip, sezilmez yollarla karşılayan)

HABÎR
(Her şeyin iç yüzünden haberdar olan)

HALÎM
(Acele ile ve kızgınlıkla muamele etmeyen)

AZÎM
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

GAFÛR
(Bütün günahları bağışlayan)

ŞEKÛR
(Az iyiliğe çok mükafat veren)

ALÎ
(İzzet, şeref ve hükümranlik bakımından en yüce, aşkın)

KEBÎR
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)

MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)

HASÎB
(Kullarının her yaptığını bilen, onları hesaba çeken)

CELÎL
(Azamet sahibi)

KERÎM
(Lütuf ve keremi çok bol ve çok geniş)

RAKÎB
(Büyün varlığı gözetleyip, kontrol eden)

MÜCÎB
(Dualara karşılık veren)

VÂSİ'
(İlmi ve merhameti herşeyi kuşatan)

HAKÎM
(Bütün emirleri ve işleri hikmetli olan)

VEDÛD
(Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan)

MECÎD

Türkiye'nin En Büyük
İslam Ansiklopedisi
Olma Yolunda Hızla Gelişen Bir Sitedir.
İslam Ansiklopedisi 2008 - 2021 ©
Cömertlik Sual: Cömertliğin fazileti nedir?
CEVAP
Cömerdin az ibadeti, cimrinin çok ibadetinden üstün olduğu gibi, cömert cahil de, cimri âlimden üstündür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ cömerdi, gece gündüz ibadet eden cimriden daha çok sever.) [Tirmizi]

(Allah katında cömert bir cahil, cimri âlimden daha üstündür. Çünkü cimrilik en ağır hastalıktır.) [Dare Kutni]

Cömerdin imanı kuvvetli, cimrinin imanı ise zayıftır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Cömertlik iman sağlamlığından ileri gelir. İmanı sağlam olan Cehenneme girmez. Cimrilik, şekten, şüpheden meydana gelir. [İmanda] şüphesi olan da Cennete giremez.) [Deylemi]

(Bir kulun kalbinde cimrilikle iman bir arada bulunamaz.)
[Nesai]

(Cömert, Allah�a, insanlara, Cennete yakın, Cehennemden uzaktır. Cimri ise bunun aksinedir.)
[Tirmizi]

(Cömert olun ki, Allahü teâlâ da size cömertlik etsin! İyi bilin ki cimrilik küfürdendir, küfrün yeri de Cehennemdir.)
[Deylemi]

Cömert, gayri müslim bile olsa, Cehennemdeki azabı, diğer kâfirlerinki kadar şiddetli olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cömert kâfir, Cehenneme girerken, Allahü teâlâ, [Cehennemde vazifeli meleklerin en büyüğü olan] Malike, "Bunu, dünyadaki cömertliği nispetinde Cehennemin azabı hafif olan tarafına koy" buyurur.) [Deylemi]

Cömerdin kazancı, malı bereketi olur. Cömertliği nispetinde malı artar. Misafirin rızkı ile geldiği, kırk gün bereket bıraktığı, sadaka vermekle malın eksilmeyeceği hadis-i şeriflerde bildirilmiştir.
Cömert olmaya çalışmalı, cimrilikten sakınmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Aman cimrilikten son derece sakının! Sizden öncekileri cimrilik helak etmiştir.) [Müslim]

Cimrilikten kurtulup cömert olmak
Sual:
Cimrilik nedir? Cömert olmak için ne yapmak gerekir?
CEVAP
Cimrilikten kurtulup cömert olmak için, cimriliğin dünya ve ahiretteki zararlarını cömertliğin de faydalarını iyi bilmek ve inanmak gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlânın evliyasının hepsi cömert ve güzel ahlaklıdır.) [Dare Kutni]

(Ebdal denilen evliya, çok namaz kıldığı, çok oruç tuttuğu için değil, cömertlik ve halka nasihat etmeleri sebebiyle Cennete girer.)
[Ebu Nuaym]

(Cennet, cömertler yurdudur.)
[Ebuşşeyh]

(Cennette cömertler köşkü vardır.) [Taberani]

(Rabbim, "İbrahim cömert olduğu için, dost edindim" buyurdu.)
[Taberani]

(Cömert olan ve halktan az şikayet eden, bu ümmetin efendisidir.)
[Taberani]

(Cömert, Allah�a hüsnü zannı olduğu için cömerttir. Cimri de, Allah�a suizannı olduğu için cimridir.)
[Ebuşşeyh]

(Cömertlik, dalları dünyaya sarkmış bir Cennet ağacıdır. Kim bu ağacın bir dalına tutunursa, bu dal onu Cennete götürür. Cimrilik de, dalları dünyaya sarkan Cehennem ağacıdır. Bu dalın birine yapışan, Cehenneme gider.)
[Beyheki]

(Allahü teâlâ, cömertlikle güzel huyu sever, cimrilikle kötü huyu sevmez.)
[Berika]

(Ben kefilim ki, cömert Cennete cimri Cehenneme girecektir.) [İsfehani]

(Cömerdin yemeği ilaç, cimrinin ki hastalıktır.)
[Dare Kutni]

(Kendi ihtiyacı varken, başkasını tercih edenin günahları affolur.) [İ. Hibban]

{Kur'an-ı kerimde Eshab-ı kiram, böyle övülüyor: (Kendileri zarurette iken, başkalarını kendilerine tercih ederler.) [Haşr 9]}

(Cömert olursanız, Allahü teâlâ da size, cömertçe ihsanda bulunur.)
[Deylemi]

(Yukarıdaki el, aşağıdakinden, veren el, alan elden üstündür.) [İ.Huzeyme]

[Not: (Cimri, Cennete girmez), (Cimrilik küfürdür) gibi hadis-i şerifleri açıklaması ile birlikte okumalıdır. Açıklamasız okunursa yanlış anlamaya sebep olur. Cimrilik her ne kadar kötü ahlaktan ise de, imansızlık değildir. (Cimri, günahının cezasını çekmedikçe Cennete giremez) demektir. Hatta sevabı günahından çok gelirse, Cehenneme girmeden de Cennete gider. Affa ve şefaate uğrayarak da Cennete gidebilir.

(Cömert Cennete yakındır)
hadis-i şerifi de böyledir. Yani cömerdin imanı yoksa ebedi olarak Cehennemde kalır. İmanı varsa, sevapları fazla ise Cennete gider. Ehl-i sünnete göre, iyilik eden muhakkak Cennete, kötülük eden muhakkak Cehenneme gider diye bir şey yoktur. Bir müminin günahı sevabından çok ise, affa ve şefaate de uğramamışsa, günahının cezasını çektikten sonra Cennete gider. İmanı olmayan kimsenin ise, ne yaparsa yapsın, hiçbir iyiliği onu Cehennemden kurtaramaz. (İslam Ahlakı)]

Cömertlik için ne dediler?
Sual:
Cömertlik nedir, cömert kime derler?
CEVAP
Cömertlik, hiçbir karşılık beklemeden ihsanda, bağışta bulunmak demektir. Teşekkür edilmeyi, övülmeyi istemek de cömertliğe yakışmaz. Kerem sahibi bir cömerde sorarlar:
- Muhtaçlara çok ihsanda bulunuyorsun. Acaba onlar sana minnettarlık hissi içinde bulunuyorlar mı?
- Hiçbiri bana minnettar kalmaz. Yani onlara o hissi verecek şekilde hareket etmem. Bir şey verirken kendimi aşçının elindeki kepçe gibi kabul ederim. Kepçenin övünmeye, minnete sebep olmaya hakkı yoktur.

Bir zat da buyurdu ki:
"Servetiyle ülkeler satın aldığı halde yapacağı ikram ile gönülleri satın almayan adama şaşarım."
Bir bedeviye (Efendiniz kim?) derler. O da, (Kötü sözlerimize dayanan, isteyene veren, cahilliklerimize göz yuman) der.

Hazret-i Hüseyin�in oğlu Ali: "Ben isteyene vermem" diyen cömert sayılmaz. Hakiki cömert, Allah�a itaat eden kullarına Allah hakkını ödeyen, bunun karşılığında teşekkür beklemeyen ve bunu yalnız Allah için yapan kimsedir, demiştir.

Mala bağlanmak
Hasan-ı Basri hazretlerine sorarlar:
- Cömertlik nedir?
- Allah rızası uğrunda servetini sarfetmektir.
- Mala nasıl bağlanmalı? [Yani malı korumak için ne yapmalı?]
- Onu Allah yolunda dağıtarak...
- İsraf nedir?
- Mal ve makam sevgisi yolunda infaktır.

Cimrilik ve cömertliğin ölçüsü insandan insana değişir. Mesela bazı şeyler, fakir için normal karşılanırken zengin için ayıplanır. Yabancılar normal karşılarken aile efradı onu ayıplar. Gençlere normal olan bir husus, ihtiyar için hoş görülmez. Erkekler yaparsa kötü, fakat kadınlar yaparsa önem verilmez.

Kasaptan, bakkaldan aldığı şey, az noksan diye geri götürüp veren cimridir. Bir şey yer iken, pencereden evine gelen birini görüp, hemen yediğini saklayan, cimridir.

Dünyalık ele geçirmek veya nefsin kötü arzularına kavuşmak için vermek de cömertlik sayılmaz. Hiçbir karşılık beklemeden dünyalık vermek malda cömertliktir. Dinde cömertlik ise, yine hiçbir karşılık beklemeden Allah yolunda, yalnız Allah sevgisi için canını vermektir.

Mal, insanoğluna bir fayda için verilmiştir. O malı saklayıp faydalı bir işte kullanmamak cimrilik olur. Faydalı işler, dinin ve mürüvvetin verilmesini iyi gördüğü şeylerdir. Mürüvvet, faydalı olmak, iyilik yapmak, arzusudur. İnsanlık yiğitlik demektir.

Karşılık beklemek
Cömertlik, hiçbir karşılık beklemeden vermektir. Muhtaçları gözetmeden vermektir. Muhtaçları gözetmek, istemeden vermek ve verdiğini azımsamak cömertliktir.

Zaman icabı, ileride bir sıkıntıya düşmemek için malı, parayı saklamak, avam için cimrilik sayılmazsa da, ilim ehli salih kimseler için cimriliktir. Dinin ve mürüvvetin icaplarını yerine getiren cimrilikten kurtulursa da cömert sayılmaz.

Övülmek veya teşekkür beklemek için veren de cömert sayılmaz. (Biz şunu verelim, o da bana bir şey verebilir, vermezsem ayıp olur, yoksa cimri derler) gibi düşüncelerle veren de cömert değildir.
Büyükler buyuruyor ki: (Cömert verene değil, verdiğine sevinene denir.)

Cömertliğin üstün mertebesi olduğu gibi, cimriliğin de aşırı derecesi vardır. Bu da kendine gerekmeyen şeyi vermemektir. Canının istediği şeyleri almaya gücü yeterken param gidecek diye almaz. Hatta hastalansa, bedava ilaç alma yollarını arar. Bunu da bulamazsa tedavi olmaktan vazgeçer.

Cömertlikte zirve

Cömertlik, kendine ihtiyacı olmayan şeyleri başkalarına vermektir. İsar ise, kendine gereken şeyleri vermektir. Yani başkalarını kendine tercih etmektir.

Cömertliğin üstün derecesi olan isar büyük bir haslettir. Ancak bunu büyük insanlar yapar. Allahü teâlâ, Eshab-ı kiramı överken buyuruyor ki:
(Onlar, fakr-u zaruret içinde olsalar bile, diğerlerini kendilerine tercih edip öz canlarından daha üstün tutarlar.) [Haşr 9]

Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Kendisine gerektiği şeyi, kendi arzu ve ihtiyacını tehir edip başkasına verirse, Allahü teâlâ onun günahlarını affeder.) [İbni Hibban]

Medine�nin yerlisi olanlar [Ensar-ı kiram], Medine�ye hicret eden müslümanlara [Muhacirlere] büyük fedakârlıklarda bulunmuşlardır. Bütün mallarına onları ortak etmişlerdir.

Resul-i ekrem efendimiz, ganimetlerin taksiminde iki teklifte bulundu. Ya Ensarın evlerinden çıkıp başka bir yerde kalmaları şartı ile ganimetlerin hepsi Muhacirlere verilecek veya Muhacirler, Ensarın evinde bir müddet daha kalmak şartı ile, ganimetler Ensar ile Muhacirler arasında taksim edilecekti. Bu teklifler için Ensar-ı kiram, (Biz ganimet istemeyiz. Hepsi Muhacirlere verilsin! Onların evlerimizden çıkmalarına da asla razı olamayız) dediler. Buna Peygamber efendimiz çok memnun oldu.

Başkasını kendine tercih
Peygamber efendimize misafir geldi. Evde yenecek hiçbir şey yoktu. Ensardan biri bu misafiri alıp evine götürdü. Onun da evinde yalnız bir kişilik yiyeceği vardı. Kandili söndürüp yemeği misafirin önüne koydu. Kendi de sofraya oturup yer gibi yapıyor, ellerini yemek kabına götürüp getiriyordu. Sabahleyin Resulullah efendimiz, ev sahibine buyurdu ki:
(Allahü teâlâ, sizin misafire gösterdiğiniz cömertliğe çok memnun oldu. "Kendileri, ihtiyaç içinde olsalar da, başkalarını kendilerine tercih ederler" âyet-i kerimesini gönderdi.)

Hazret-i Musa�ya, Peygamber efendimizin sahip olduğu makamlardan birinin nuru gösterilince, bayılacak hâle geldi, bu dereceye nasıl yükseldiğini sordu. Allahü teâlâ, (Yüksek ahlakı sayesinde bu dereceye kavuştu. Bu ahlak isardır. Ya Musa, ömründe bir kere isar edene, isar ahlakı ile bana kavuşana hesap sormaktan haya ederim) buyurdu. Cenab-ı Hak, Peygamber efendimizi överken (Elbette sen hulk-i azim [büyük ahlak] üzeresin) buyuruyor. (Kalem 4)

Önce can sonra canan
Sual:
Önce can sonra canan demek uygun mu? Lüzumlu bir şeyi başkasına vermek günah mı?
CEVAP
Önce can sonra canan demek uygundur. Yani önce kendimizi kurtaracağız sonra başkalarını. Kendi itikadımız, kendi ahlakımız düzgün değilse, başkalarını nasıl kurtarabiliriz?
Önce can gelir sonra canan demişler
Gemisini kurtaran kaptan demişler

Mal yönüyle de böyledir. Kendimiz yokluk içinde iken, elimizdekini başkalarına vermek doğru olmaz. Dinimiz, (Sadaka verirken israf etmeyin) buyuruyor. Sâbit bin Kays hazretleri, bir günde 500 ağacın hurmalarını toplayıp hepsini sadaka vererek evi için hurma bırakmadı. Muaz bin Cebel hazretlerinin de bir hurma ağacı vardı. Hurmalarını toplayıp hepsini sadaka verdi. Kendine bir şey kalmadı. Ondan sonra (İsraf etmeyin) âyeti geldi. Bir âyet meali de şöyledir:

(Elini boynuna bağlayıp asma [cimrilik etme], büsbütün de açıp saçma. [itidalli ol, iktisada riayet et. Malını, kendine kalmayacak şekilde dağıtma!) Sonra kınanmış olur ve eli boş açıkta kalırsın.) [İsra 29]

İbni Mesud hazretleri anlatır: (Bir çocuk, Resulullah efendimize gelip, bazı lüzumlu şeyleri sayıp �Annem beni sana gönderip bunları istedi� dedi. �Bugün bende bunların hiç biri yok� buyurdu. �Gömleğini bana ver� dedi. Hemen, mübarek gömleğini çıkarıp çocuğa verdi ve kendisi gömleksiz kaldı. Camiye gidemedi. O zaman, bu âyet geldi.) Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Paranız ile, önce kendi ihtiyaçlarınızı alın. Artarsa, çoluk çocuğunuzun ihtiyaçlarına sarf edin. Bundan da artarsa, akrabanıza yardım edin!) [Müslim]

(Kendisi veya çoluk çocuğu muhtaç iken veya borcu var iken verilen sadaka kabul olmaz. Borç ödemek, sadaka vermekten, köle azat etmekten ve hediye vermekten daha önemlidir. Başkasının malını, sadaka vererek, yok olmasına sebep olmayın!)
[Buhari]

Hazret-i Ebu Hüreyre anlatır: Resulullah efendimize biri gelip, bir altınım var, ne yapayım dedi. (Bununla kendi ihtiyaçlarını al) buyurdu. Bir altınım daha var dedi. (Onunla da çocuğuna lazım olanları al) buyurdu. Bir daha var dedi. (Onu da, âilenin ihtiyaçlarına sarf et) buyurdu. Bir altın daha var dedi. (Hizmetçinin ihtiyaçlarına kullan) buyurdu. Bir daha var deyince, [bu bildirdiklerimi ölçü alarak] (Onu kullanacağın yeri sen daha iyi bilirsin) buyurdu. (Begavi)

Cömertlik menkıbeleri

Cömert esir
Resul-i Ekrem, götürülen düşman esirlerinin, birini işaret edip bırakılmasını emredince, Hazret-i Ali, sual etti ki:
- Bunların hepsi düşman, hepsinin suçu da bir, bunu niçin istisna ediyoruz?
Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Cebrail aleyhisselam geldi, bunu bırakmamı; çünkü bunun cömert olduğunu, cömertliği Allahü teâlânın hoşuna gittiğini söyledi.) [İ. Gazali]

Mektubu açmadan
Birisi Hazret-i Hasan�a bir mektup getirdi. Mektubu açmadan, İsteğin yerine getirilecektir diyerek geleni gönderdi. Oradakiler (Mektubu okumadan niçin cevap verdin?) dediler. Buyurdu ki:
(Mektubu okuyana kadar bekletirsem çekeceği sıkıntıdan Allahü teâlâ beni mesul tutar.)

Herkesin değeri
Yanına oturan fakir bedeviye Hazret-i Ali (Bir isteğin mi var?) buyurur. Bedevi utancından diliyle bir şey söylemeyip işaretle bildirir. Hazret-i Ali, yanında bulunan iki giyeceğin ikisini de Bedeviye verir. Bedevi sevinerek güzel bir beyit okur. Beyit Hazret-i Alinin çok hoşuna gider. Çocukları, için ayırdığı üç altının hepsini Bedeviye verir. Bedevi, (Ey Emir el müminin, beni kendi ailemin en büyük zengini ettin) der. Hazret-i Ali de, şu hadis-i şerifi nakleder:
(Herkesin değeri, söylediği güzel sözlere, yaptığı iyi işlere göre ölçülür.) [M. Cami]

Sahibini bulan kelle
Eshab-ı kiramdan birine bir koyun kellesi hediye edildi. (Benden daha fazla ihtiyacı olan vardır) diyerek bir başkasına verdi. Kelle, aynı şekilde yedi kişiye dolaştıktan sonra tekrar ilk veren zata geldi. Onun diğerlerinden daha muhtaç olduğu meydana çıktı.

İbadette isar
Sual:
İbadette isar uygun olur mu?
CEVAP
İbâdetlerde isar yapılmaz. Meselâ, camide birinci saftaki yerini başkasına vermek, namaz vakti gelince abdestsiz kimsenin, abdest suyunu başkasına vermesi caiz değildir.

Kendine ihtiyacı olmayan şeyleri başkalarına vermek cömertliktir. Kendine lazım olan şeyleri vermek ise, isardır.
   
Senden Önce 99 ziyaretçi (436 klik) Kişi Buradaydi.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol