İslam Ansiklopedisi - Namaz ve Biz - anadolu selcuklu turk denizciligi
   
Menü
  Ana Sayfa
  İletişim
  Yorum Ve Görüşleriniz
  Burdayiz
  Bize Destek Olun
  DOSTLARIMIZ
  Anket
  Ahir Zaman
  Al-i İmran Suresi
  Allah'tan Korkmak
  Allah'ın 99 İsmi
  A'raf Suresi
  Ashab-i Kehf
  Bakara Suresi
  BAS ÖRTÜSÜ
  Bediuzzaman Said Nursi
  Berat Kandili
  Büyük Günahlar
  Cennet Ve Cehennem
  Cinler
  Dinimiz
  Din Eğitiminde İnsanın Merkezileşmesi
  Din Ve İnsan
  El Zinasi
  Esmâül Hüsnâ
  Evreni Allah Yarattı
  Evrenin Ölümünün Ardından
  Esmaül Hüsnanin Önemi
  Esma-i Hüsnâ'dan Esintiler
  Esnaül Hüsna Faziletleri - Faydalari
  Esmaül Hüsna (Geniş Anlamlı)
  Esmaül Hüsna Zikirleri
  Filistine Destek İHH
  Filistine Destek K.Y.M
  Kiyamete Dogru
  Günün Konusu
  Site Haritasi
  Soru Cevap
  Şiirler
  Risale-i Nur
  Resim Galerisi
  İlahi Oku
  Peygamberlerimiz
  Gusül Ve Abdest
  Islamda Kadın ve Erkek
  Mezhebler
  Mucizeler
  ViDEOLAR
  SiiR
  Namaz Hakkında
  Namazın Edebi
  Namaz Vakitleri
  Namaz ve Sağlık
  Namazlar ve Niyet
  54 FARZ
  Zina Ve Çeşitleri
  Zinanin Kötülüğü
  Zina Ve Dünyevi Azabi
  Zinanin Uhrevi Azabi
  Göz Zinasi
  Göz Zinasi 2
  Gıybet
  Zulüm
  Kibir
  Kızmak
  Şehvet
  Haram ve Şüpheli Yemek
  Kur'an Ve Önemi
  Yunus Suresi
  Fil Suresi
  Kureyş Suresi
  Kuranin Önemi
  Kur'anin İnişi
  İnsan
  İbadetin Önemi
  Nefis
  Ölüm
  Oruç Ve Çeşitleri
  Oruçlarda Niyetin Vakti
  Orucu Bozan Şeyler
  Farz Oruçlar
  Oruç Çeşitleri
  Mübarek Aylar,Günler ve Geceler
  Kadir Gecesi
  Recep Ayı
  Regaib Gecesi
  Miraç Kandili
  Şaban Ayı
  Ramazan Ayı
  Şevval Ayı
  Kurban ve Kurban Bayrami
  Muharrem Ayı ve Aşure Günü
  Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili
  Kıyamet
  Kıyamet Günü 1
  Kıyamet Günü 2
  Kıyamet Günü 3
  Hz. Mehdi
  İlahiler
  Karışık İlahi
 
  Esmaül Hüsna Esintisi Dergisi
  Ilk Müslümanlar
  Islam Tarihimiz
  Resimli Namaz Anlatimi
  Islam Alimleri
  Kabe
  Nasihatlar
  HlCRET
  Kuran Ögreniyorum
  DuaIar
  Ahlak Bilgileri
  Besmele Kampanyasi
  Tevhidisohbet
  Sahabaler
  Hadisler
  Osmanli Padisahlari
  Türkiye il ve ilçeler
  İl İl Namaz Vakitleri
  il il imsakiye - İftar Vakitleri
  Güzel Sözler
  Dursun Ali Erzincanlı
  Şifali Bitkiler
  ilmihal
  Unutulan Sünnetler
  İslami Resimler
  Salavat
  Bilim
  Ramazana Özel
  Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
 
  Bediüzzaman Said Nursi Hayati
  Sözler
  Mektubat
  Lemalar
  Şualar
  Hür Adam Bediuzzaman Said Nursi - Fragman
 
  Atatürk
  Ödevler
 
  Teknoloji
 
  Google
  Faydalı Siteler
 
  Facebook
  Reklam

 



"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Haşr-24)"

 
ALLAH
(Uluhiyete mahsus sıfatların hepsini kendinde toplayan İsm-i Azam)

RAHMÂN
(Bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden)

RAHÎM
(Çok merhamet eden, nimet veren)

MELİK
(Bütün kainatın tek sahibi ve mutlak hükümdarı)

KUDDÛS
(Hatadan, gafletten ve her eksiklikten münezzeh)

SELÂM
(Esenlik veren, kullarını selamete çıkaran)

MÜ'MİN
(Gönüllere iman ışığını veren, vaadine güvenilen)

MÜHEYMİN
(Kainatın bütün işlerini gözetip yöneten)

AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)

CEBBÂR
(İradesini her durumda yürüten, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan)

MÜTEKEBBİR
(Her şeyde büyüklüğünü gösteren)

HÂLIK
(Büyün mevcudatı takdirine uygun şekilde yaratan)

BÂRİ'
(Bir model olmaksızın canlıları yaratan)

MUSAVVİR
(Her şeye şekil ve özellik veren)

GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahları bağışlayan)

KAHHÂR
(Her şeye her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim)

VEHHÂB
(Karşılık beklemeden bol bol veren)

REZZÂK
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren)

FETTÂH
(Zorlukları kolaylaştıran ve iyilik kapılarını açan)

ALÎM
(Herşeyi çok iyi bilen)

KÂBID
(Rızkı tutan, canlıların ruhunu alan)

BÂSIT
(Rızkı genişleten, ruhları bedenlerine yayan)

HÂFID
(Alçaltan, zillete düşüren)

RÂFİ'
(Yukarı kaldıran, yükselten)

MUİZ
(Yücelten, izzet ve şeref veren)

MÜZİL
(Alçaltan, zillet veren)

SEMİ'
(Her şeyi işiten)

BASÎR
(Her şeyi gören)

HAKEM
(Son hükmü veren)

ADL
(Mutlak adalet sahibi, çok adaletli)

LATÎF
(Yaratılmışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip, sezilmez yollarla karşılayan)

HABÎR
(Her şeyin iç yüzünden haberdar olan)

HALÎM
(Acele ile ve kızgınlıkla muamele etmeyen)

AZÎM
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

GAFÛR
(Bütün günahları bağışlayan)

ŞEKÛR
(Az iyiliğe çok mükafat veren)

ALÎ
(İzzet, şeref ve hükümranlik bakımından en yüce, aşkın)

KEBÎR
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)

MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)

HASÎB
(Kullarının her yaptığını bilen, onları hesaba çeken)

CELÎL
(Azamet sahibi)

KERÎM
(Lütuf ve keremi çok bol ve çok geniş)

RAKÎB
(Büyün varlığı gözetleyip, kontrol eden)

MÜCÎB
(Dualara karşılık veren)

VÂSİ'
(İlmi ve merhameti herşeyi kuşatan)

HAKÎM
(Bütün emirleri ve işleri hikmetli olan)

VEDÛD
(Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan)

MECÎD

Türkiye'nin En Büyük
İslam Ansiklopedisi
Olma Yolunda Hızla Gelişen Bir Sitedir.
İslam Ansiklopedisi 2008 - 2021 ©

1 TÜRKLERDE DENİZCİLİK
Türkler, Orta Asya'da kurdukları ilk devletlerden başlayarak Anadolu'ya gelinceye kadar geçen dönemde denizcilikle uğraşmadılar Bu süre içinde Hazar Denizi, Aral gölü ve Basra Körfezi kıyılarına sahip oldular Bu bölgelerde egemen olabilmek için denizci bir devlet olmaları gerekmiyordu Kendilerini bozkır yaşamına uyduran Türkler, ileri düzeyde bir atlı bozkır kültürü meydana getirdiler Kara devleti özelliği, onların sosyal ve ekonomik yapılarına yansırken, askerlik kültürü de bu yönde gelişti
Türkler Malazgirt Zaferi'nden sonra üç tarafı denizlerle çevrili Anadolu'yu fethettiler Bu topraklarda tutunabilmek için denizlerde de güçlü olmak gerektiğini kısa sürede kavradılar Çünkü Anadolu kıyıları, denizcilikte ileri gitmiş olan Venedik, Ceneviz, Papalık donanmalarının tehdidi altındaydı Türkler hem Anadolu'nun güvenliğini sağlamak, hem de ticaret yollarının kontrolünü ele geçirmek amacıyla denizciliğe önem verdiler

Çaka Bey
İlk Türk denizcisi ve Türk denizciliğinin kurucusu sayılan Çaka Bey, Oğuzların Çavundur boyundandır
Batı Anadolu'da Bizanslılarla yapılan savaşlara katılan Çaka Bey, bu mücadeleler sırasında tutsak düştü Uzun yıllar kaldığı İstanbul'da denizcilik konusunda bilgiler edindi Bir fırsatını bularak Anadolu'ya geçti Mensup olduğu boyun yardımıyla İzmir'i ele geçirerek bir beylik kurdu
Kısa sürede otuz parçadan oluşan bir donanma hazırlayan Çaka Bey, Midilli, Sakız, Rodos ve Sisam gibi Ege adalarını fethetti Onun elde ettiği başarılar, Bizans'ı telâşa düşürdü Çaka Bey Bizans ve Haçlı donanmalarını yenilgiye uğratarak büyük bir ün kazandı
Çaka Beyin en büyük amacı İstanbul'u fethetmekti Ancak, dışarıdan devamlı yardım alan ve güçlü surlarla korunan bu şehrin alınabilmesi için iyi bir plânlama gerekiyordu Bu nedenle kara sınırlarını güven altına almak için kızını Anadolu Selçuklu Sultanı I Kılıç Arslan'la evlendirdi Çanakkale bölgesine hâkim olan Çaka Bey, Balkanlarda bulunan Peçenek Türkleri ile de iyi ilişkiler kurdu Plânına göre; kendisi denizden, I Kılıç Arslan Anadolu'dan, Peçenekler ise Balkanlardan olmak üzere Bizans üç taraftan kıskaca alınacaktı Bu plânı anlayan Bizans İmparatoru Aleksis Comnenos (Aleksi Komnen), Türkleri birbirine düşürme politikası uygulayarak bu durumdan kurtulmak istedi Kumanları (Kıpçak) kandırarak yanına çeken imparator, onları Meriç kıyısında Çaka Beyi bekleyen Peçenekler üzerine sürdü Peçenekler, beklemedikleri bu saldırıya karşı koyamadılar ve yok edildiler Bizans, daha sonra I Kılıç Arslan ile Çaka Beyi birbirine düşürmek istedi Bizans oyunlarını iyi bilen Çaka Bey, damadı olan Anadolu Selçuklu Sultanı I Kılıç Arslan'ı Bizans entrikasına karşı uyarmak amacıyla ziyarete gittiğinde zehirlenerek öldürüldü (1096) Çaka Beyin gerçekleştirmek istediği bu plânın bozulması, Bizans'ı büyük bir tehlikeden kurtardı
Haçlı orduları Çaka Beyin ölümünün ardından Anadolu'ya girdi Başta İzmir olmak üzere beyliğe ait topraklar alınarak Bizans'a verildi Onun öldürülmesi, gelişmekte olan Türk denizciliği için büyük bir darbe oldu
Günümüzde Türk Deniz Kuvvetlerinin kuruluş yılı, Çaka Beyin deniz zaferleri başlangıç alınarak kutlanmaktadır (1081)

2 ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ'NDE DENİZCİLİK
Anadolu Selçuklu Devleti'nde denizcilik alanındaki ilk faaliyet, Süleyman Şah'ın vekili Ebulkasım tarafından başlatıldı
Ebulkasım, Süleyman Şah'ın ölümünden sonraki altı yıllık dönemde Bizans'la mücadele etti Marmara kıyısındaki Kios Limanı'nda bir tersane kurdurdu Amacı, karadan abluka altına aldığı Bizans'ı denizden de baskı altında tutmak idi Fakat hazırlanan ilk Selçuklu donanması I Haçlı Seferi sırasında yok edildi
Haçlı baskıları ile Anadolu'nun kıyı bölgelerinden iç bölgelerine doğru çekilmek zorunda kalan Anadolu Selçukluları, kıyı topraklarına XIII yüzyıl başından itibaren yeniden ulaşmaya başladılar Anadolu Selçuklu Devleti'nde, kıyılarda önemli yerler fetheden ve denizcilikle ilgilenen sultanların başında I Gıyaseddin Keyhüsrev, I İzzettin Keykâvus ve I Alâeddin Keykûbat gelmektedir
I Gıyaseddin Keyhüsrev Karadeniz ve Akdeniz kıyılarına önemli seferler düzenledi Trabzon Rumlarını yenerek Samsun ve çevresini aldı Bunların sonucunda Karadeniz ticaretini canlandırdı Ayrıca Anadolu'nun Mısır ve Avrupa ile ilişkisini sağlayan önemli bir ithalât ve ihracat üssü olan Antalya'yı fethetti (1207) Burada oluşturduğu donanma, ileride I Alâeddin Keykûbat'ın Alâiye (Alanya) fethine de katıldı
I izzettin Keykâvus ise Karadeniz kıyısında önemli bir ticaret merkezi olan Sinop'u aldı Kurulan tersanede oluşturulan donanma ile Ceneviz ve Trabzon Rumlarına karşı başarılı bir mücadele verildi
I Alâeddin Keykûbat Alanya'yı fethederek Antalya'dan sonra Anadolu Selçuklu Devleti'nin ikinci tersanesini burada kurdu Alanya'da oluşturulan donanma, Akdeniz kıyılarındaki kara ordusuna destek sağladı I Alâeddin Keykûbat döneminde ilk defa deniz ötesi sefere çıkan Selçuklu donanması, Karadeniz kıyılarında fetihler yaptı Kırım ve Suğdak'ı alan bu donanmanın başında Kastamonu uç beyi olan Hüsameddin Çoban bulunuyordu I Alâeddin Keykûbat'ın bu fetihleri, Sinop ve Kırım arasındaki deniz ticaret yolunu güvenlik altına alarak Türk deniz ticaretini geliştirdi
Anadolu Selçuklularının denizciliğe verdiği önem sayesinde, Karadeniz ve Akdeniz kıyılarındaki birçok liman ele geçirilerek devletin ekonomik yönden güçlenmesi sağlandı Ayrıca Selçuklular, Anadolu'nun bu kıyı şehirlerinde kurdukları tersanelerle donanmalarını güçlendirdiler ve güçlenen bu donanma ile ticaret yollarının güvenliğini sağladılar Böylece Anadolu Selçuklu Devleti bir kara devleti olmaktan çıkarak denizlerde de söz sahibi oldu

3 BEYLİKLER DÖNEMİNDE DENİZCİLİK

Denize kıyısı olan Anadolu beylikleri, bu coğrafyada yaşamanın bir gereği olarak denizcilikle ilgilenmişlerdir
Anadolu beylikleri içinde denizcilik alanında en büyük çalışmayı Aydınoğulları Beyliği yaptı Beyliğin kurucusu olan Mehmet Bey, İzmir'i aldıktan sonra denizcilik alanındaki faaliyetini artırdı İzmir ve Selçuk'ta kurulan tersanelerde güçlü bir donanma hazırlattı Oğlu Gazi Umur Bey zamanında denizcilikte önemli bir güce ulaşıldı Umur Bey, Sakız, Bozcaada ve Semadirek gibi Ege adalarına başarılı seferlerde bulundu Mora kıyılarını yağmaladı Zaman zaman Bizans'la dost geçinerek onlara yardımda bulundu Bizans'la birlikte Kili ve Eflâk kıyılarına seferler yaptı Ancak, 1344'te Haçlı kuvvetleriyle Rodos şövalyeleri İzmir'e baskın yaparak limanı ele geçirdiler Aydınoğullarının tersane ve donanmalarını yaktılar Umur Bey, kaybettiği yerleri geri almak için çarpışırken şehit düştü (1348) Umur Bey, denizcilik alanındaki başarıları ile Türk denizcilik tarihinin en önemli simalarından biri oldu
Menteşeoğulları Beyliği de denizcilikle ilgilenen Türk beyliklerinden birisidir Özellikle Mesut Bey zamanında, Rodos şövalyeleri ve Kıbrıs Krallığı ile mücadeleler oldu Rodos'un önemli bir kısmı ele geçirildi (1300) Ancak ada Rodos şövalyeleri tarafından geri alındı
Batıda kurulan beyliklerden birisi olan Karesioğullarmın da donanması vardı Bu beyliğin Osmanlılar tarafından ortadan kaldırılmasıyla donanmaları Osmanlılara geçti
Saruhanoğulları da oluşturdukları donanma ile Mora, Yunanistan ve Makedonya dolaylarına başarılı deniz seferleri düzenlediler
Karadeniz bölgesinde kurulan ve küçük bir beylik olan Pervaneoğulları, Trabzon Rum İmparatorluğu ve Cenevizlilere karşı başarılı mücadeleler yaptı Pervaneoğulları, özellikle Gazi Çelebi zamanında denizcilikte çok güçlü bir duruma geldi Gazi Çelebi, Cenevizlilerin elindeki Kırım üzerine bir sefer düzenledi (1313) Seferlerde sağladığı başarılar nedeniyle ünü Avrupa ülkelerine kadar yayıldı
Karadeniz Bölgesi'ndeki diğer beyliklerden birisi olan Candaroğulları da Sinop'ta tersane sahibi idi Donanmaları ile Karadeniz'de faaliyet gösteriyorlardı Bu beylik toprakları Osmanlılara katılınca, Sinop tersanesi Osmanlıların Karadeniz'deki önemli bir deniz üssü hâline geldi

 

Anadolu Selçuklu Devleti Dönemi:

Oğuz Türkleri, Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alparslan liderliğinde 1071 yılından itibaren Anadolu’ya yerleşmeye başlamış ve 1081 yılına kadar öncü Türk Beylikleri, Ege ve Marmara kıyılarına ulaşmışlardır. Geniş bozkırlarla kaplı Orta Asya’dan gelip Anadolu’yu vatan olarak benimseyen Atalarımız, başlangıçta ufukta güneş ve gökyüzü ile birleşen coşkun ve hırçın denizi biraz ürkütücü ve şaşkınlık verici bulmuşlarsa da kısa sürede ona dostluk elini uzatarak, mavi sularda kendilerine yer aramaya başlamışlardır.
Türkleri denizlerle kaynaştıran ilk öncü, Emir Çaka Bey olmuştur. Çaka Bey, Selçuklu Ordusunun gözüpek akıncı liderlerinden birisi olarak, Türklerin savaşa savaşa Batı’ya yönelik ilerleme sürecinde, 1078 yılında Bizans’a esir düşmüş ve İstanbul’a gönderilmiştir. Çaka Bey, İstanbul’daki esaret döneminde deniz ve denizciliğe karşı tutku derecesinde bir ilgi duymaya başlamıştır.
Bizans İmparatoru’nun 1081 yılında değişimi sebebiyle İstanbul’daki karışıklıklardan yararlanarak kaçmayı başaran Çaka Bey, Beyliğinin askerleri ile yeniden bir araya gelmiş; İzmir, Urla, Çeşme ve Foça’yı alarak bu bölgede, diğer Türk Beyliklerinden oldukça farklı yeni bir Beylik kurmuştur. Emir Çaka Bey, denizci kimliğini Beyliğin tüm kurumlarına yansıtarak, Türklerin, artık rakipleriyle denizlerde de kıyasıya mücadele edebilecek bir duruma gelmesini sağlamıştır.
Çaka Bey, İzmir’de o döneme göre modern sayılabilecek bir tersane yaptırmış ve tersane civarındaki bölgeyi deniz üs kompleksine dönüştürmüştür. Bu aşamadan sonra gemi inşa faaliyetlerine geçilmiş; kürekli ve yelkenli gemilerden oluşan 50 parçalık ilk Türk Donanması 1081 yılında inşa edilmiştir. Bu yıl, Türk Deniz Kuvvetleri açısından son derece önemlidir. Çünkü, 1081 yılı Deniz Kuvvetlerimizin kuruluş yılı olarak kabul edilmektedir. Öncü denizcimiz Emir Çaka Bey, 1081 yılında 50 parçadan oluşan ilk Türk Donanması ile Ege’nin sıcak sularına yelken açmıştır. Bu seyir sıradan bir seyir değil, tarihi şan ve şerefle dolu Türk Deniz Kuvvetlerinin doğuşudur. Bu seyir, 922 yıllık tarihi bir miras ve köklü bir geleneğe sahip olan Türk Deniz Kuvvetlerinin Akdeniz (Ege Denizi) ile kucaklaşması ve denizlerdeki rekabetin saygın bir oyuncusu olmasıdır. İlk Türk Donanması 1089 yılında Midilli, 1090 yılında ise Sakız Adası’nı fethederek denizlerin dünyasına hızlı bir giriş yapmıştır.
Türkler denizlerle tanışmış; onunla arasında gönül köprüsü kurmuştur. Ancak, denizlerde dolaşmanın bir bedeli olmalıydı: 19 Mayıs 1090 tarihinde Karaburun ile Sakız Adası arasında kalan Koyun Adaları civarında Çaka Beyin Donanması, Bizans Donanması ile karşılaştı. Savaş kaçınılmazdı.
Çaka Bey, İstanbul’daki esaret günlerinden beri kendisini bu gün için hazırlamıştı: Sınırsız bir uyum sağladığı denizin, insanın akıl ve yaratıcılığını harekete geçirdiğinin bilincindeydi. 17 çektiri ve 33 yelkenli olmak üzere toplam 50 savaş gemisinden oluşan Donanmasını, seri taktik manevralarla ustalıkla sevk ve idare ediyor; düşmana en zayıf yerlerinden ard arda darbeler indiriyordu. Bizans Donanması ağır kayıplarla geri çekilmek zorunda kalmıştı.
İlk Türk Deniz Zaferi’ni, Öncü Denizci Emir Çaka Bey sayesinde kazanan Türkler, denizlere artık daha büyük bir umut ve güvenle bakmaya başlamışlardır. Emir Çaka Bey, bu zaferinden sonra denizlerdeki kontrol sahasını genişletmiş ve Donanması ile Çanakkale önlerine kadar yaklaşmıştır. Bizans’ın, Emir Çaka Beyi durdurmak için kullandığı yöntem, tarihimizin çeşitli dönemlerinde ve hatta günümüzde de sık sık karşımıza çıkan, artık klasik olarak adlandırılabilecek bir nitelik taşıyordu: Anadolu Selçuklu Sultanı I.Kılıç Arslan’ı kışkırtarak, ona karşı kullanmak.
Emir Çaka Beyin 1095 yılında zamansız ölümü, yükselen bir değer olan Türk Denizciliği’nin gelişim hızını yavaşlatmıştır. Çaka Bey sadece usta bir denizci komutan değil, aynı zamanda bir deniz düşünürü idi. Çaka Beyin ateşlediği denizci yaklaşımın ivmesini kaybetmesi belki de, İstanbul’un Fethi’ni 350 yıl gecikmeye uğratmıştır.
Türklerin Anadolu’ya yerleşmeleri, Avrupa’da Türk ve özellikle müslümanlık karşıtı akımları körüklemiş; bu da Müttefik Haçlı Orduları’nın teşkiline neden olmuştur. Haçlı Seferleri’nin 1096 yılından başlayarak Anadolu’da yoğunlaştığı dönemlerde,Türkler büyük baskı altında tutulmuş; genellikle Anadolu’nun iç kesimlerine yerleşmek zorunda kalmış; ayrıca Doğu’dan gelen Moğol istilalarının da etkisiyle daha ziyade varlıklarını korumaya çalışmışlardır.
Bu gelişmeler, Anadolu Selçuklu Devleti’nin denizlere yönelik faaliyetlerini büyük ölçüde engellemiştir. Denizcilik faaliyetleri Sinop, Antalya ve Alanya’daki küçük çaplı gemi inşa ve onarım tesisleri ve liman ticareti ile sınırlı kalmıştır. Ancak, yine de bu dönemde, İki Denizin Sultanı (Sultan-ül Bahreyn) ünvanı verilen Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat, Alanya ve Sinop Tersanelerinde inşa ettirdiği gemilerle filolar kurmuş; Bizans’la denizlerde mücadele etmiş ve Azak Denizi kıyısında bulunan Sudak’ı ele geçirmişti. Alanya Tersanesi, Türklerin kurmuş olduğu ilk organize tersane olarak kabul edilmektedir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Moğol baskısına dayanamayarak 1308 yılında parçalanmasından sonra özellikle Batı Anadolu’da bir takım Uç Beylikleri kurulmuştur.
Beylikler Dönemi:
Bu Uç Beylikleri, (Karesioğulları, Saruhanoğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Candaroğulları) Türk Deniz Tarihi’nin hızını kaybeden gelişim sürecine yeni bir ivme, yeni bir heyecan kazandırmışlardır. Balıkesir ve civarında kurulan Karesi Beyliği (1302-1361) döneminde denizlere büyük önem verilmiş; Edincik’te bir tersane kurularak, gemi inşasına başlanmıştır. Bu gemiler hem Marmara’da hem de Kuzey Ege’de Bizans Donanmasının hareket serbestisini kısıtlamış; bölgedeki deniz güçleri için ciddi bir rakip olmuştur. Osmanlı deniz gücünün ilk çekirdeğini de bu Beylik oluşturmuştur.
Aydın civarında kurulan Aydınoğulları Beyliği (1308-1390) özellikle Umur Bey döneminde denizcilikte büyük atılım yapmıştır. Umur Bey, 1334-1348 yılları arasında adeta bir deniz aslanı gibi Ege’de, Bizanslılar ve Cenevizlilere karşı büyük başarılar kazanmış; Rodos’tan Çanakkale Boğazı’na kadar, Mora ve Rumeli kıyıları da dahil olmak üzere denizlerde kesin bir kontrol sağlamıştır. Düşmana karşı son derece atak ve taktik baskın şeklinde manevralar yapan Umur Bey, çetin deniz muharebelerinin birisinde şehit olmuştur.

Manisa ve civarında kurulan Saruhanoğulları Beyliği (1313-1390) sürekli olarak Umur Beyin denizdeki faaliyetlerine destek sağlamıştır. Özellikle Süleyman Bey, Umur Beyin Donanmasına gemi, üs ve onarım yönünden büyük kolaylıklar sağlamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu genişledikçe, Anadolu’daki Türk Beylikleri’nin etkileri kaybolmuş ve bu Beylikler Fatih Sultan Mehmet (1451-1481) döneminde tamamen İmparatorluk sınırlarına dahil olmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu, bu Beyliklerin denizcilik birikimi, üs ve liman kolaylıkları ve tersanelerinden önemli ölçüde istifade etmiştir. Fatih Sultan Mehmet, o döneme kadar akın donanması hüviyetinde olan Osmanlı Donanmasını ateşli silahlarla teçhiz ederek, stratejik bir boyut kazandırmıştır. Beyliklerdeki denizci karakter, bir anlamda Akdeniz’e kök söktürecek güçlü Osmanlı Donanmasının doğal alt yapısını oluşturmuştur.

   
Senden Önce 91 ziyaretçi (414 klik) Kişi Buradaydi.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol