İslam Ansiklopedisi - Namaz ve Biz - Cennet Mekanlarının Güzelligi
   
Menü
  Ana Sayfa
  İletişim
  Yorum Ve Görüşleriniz
  Burdayiz
  Bize Destek Olun
  DOSTLARIMIZ
  Anket
  Ahir Zaman
  Al-i İmran Suresi
  Allah'tan Korkmak
  Allah'ın 99 İsmi
  A'raf Suresi
  Ashab-i Kehf
  Bakara Suresi
  BAS ÖRTÜSÜ
  Bediuzzaman Said Nursi
  Berat Kandili
  Büyük Günahlar
  Cennet Ve Cehennem
  => Cennet
  => Cennetteki Zenginlik ve Bolluk
  => Cennet Hazineleri
  => Cennetteki Mülkün Genisligi
  => Cennet Mekanlarının Güzelligi
  => Cennetteki Carsilar
  => Cennetteki Yiyecekler
  => Cennette İnsan Güzelligi
  => Cennetteki Doga Güzelligi Ve Güzel Kokular
  => Cennet Ehlinin Allaha Yakınlıgı
  => Ayetlerle Cennet
  => Cehennem
  => Aldanmalar ve Gercekler
  => Cehennem Azabi
  => ZEBANiLER
  => Cehennemdeki Manevi Azab
  => Cehennem Ehlinin Cekismesi
  => Dirilis ve Hesab Verme
  => Hadislerde rivayet edilen Cennet kapıları
  Cinler
  Dinimiz
  Din Eğitiminde İnsanın Merkezileşmesi
  Din Ve İnsan
  El Zinasi
  Esmâül Hüsnâ
  Evreni Allah Yarattı
  Evrenin Ölümünün Ardından
  Esmaül Hüsnanin Önemi
  Esma-i Hüsnâ'dan Esintiler
  Esnaül Hüsna Faziletleri - Faydalari
  Esmaül Hüsna (Geniş Anlamlı)
  Esmaül Hüsna Zikirleri
  Filistine Destek İHH
  Filistine Destek K.Y.M
  Kiyamete Dogru
  Günün Konusu
  Site Haritasi
  Soru Cevap
  Şiirler
  Risale-i Nur
  Resim Galerisi
  İlahi Oku
  Peygamberlerimiz
  Gusül Ve Abdest
  Islamda Kadın ve Erkek
  Mezhebler
  Mucizeler
  ViDEOLAR
  SiiR
  Namaz Hakkında
  Namazın Edebi
  Namaz Vakitleri
  Namaz ve Sağlık
  Namazlar ve Niyet
  54 FARZ
  Zina Ve Çeşitleri
  Zinanin Kötülüğü
  Zina Ve Dünyevi Azabi
  Zinanin Uhrevi Azabi
  Göz Zinasi
  Göz Zinasi 2
  Gıybet
  Zulüm
  Kibir
  Kızmak
  Şehvet
  Haram ve Şüpheli Yemek
  Kur'an Ve Önemi
  Yunus Suresi
  Fil Suresi
  Kureyş Suresi
  Kuranin Önemi
  Kur'anin İnişi
  İnsan
  İbadetin Önemi
  Nefis
  Ölüm
  Oruç Ve Çeşitleri
  Oruçlarda Niyetin Vakti
  Orucu Bozan Şeyler
  Farz Oruçlar
  Oruç Çeşitleri
  Mübarek Aylar,Günler ve Geceler
  Kadir Gecesi
  Recep Ayı
  Regaib Gecesi
  Miraç Kandili
  Şaban Ayı
  Ramazan Ayı
  Şevval Ayı
  Kurban ve Kurban Bayrami
  Muharrem Ayı ve Aşure Günü
  Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili
  Kıyamet
  Kıyamet Günü 1
  Kıyamet Günü 2
  Kıyamet Günü 3
  Hz. Mehdi
  İlahiler
  Karışık İlahi
 
  Esmaül Hüsna Esintisi Dergisi
  Ilk Müslümanlar
  Islam Tarihimiz
  Resimli Namaz Anlatimi
  Islam Alimleri
  Kabe
  Nasihatlar
  HlCRET
  Kuran Ögreniyorum
  DuaIar
  Ahlak Bilgileri
  Besmele Kampanyasi
  Tevhidisohbet
  Sahabaler
  Hadisler
  Osmanli Padisahlari
  Türkiye il ve ilçeler
  İl İl Namaz Vakitleri
  il il imsakiye - İftar Vakitleri
  Güzel Sözler
  Dursun Ali Erzincanlı
  Şifali Bitkiler
  ilmihal
  Unutulan Sünnetler
  İslami Resimler
  Salavat
  Bilim
  Ramazana Özel
  Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
 
  Bediüzzaman Said Nursi Hayati
  Sözler
  Mektubat
  Lemalar
  Şualar
  Hür Adam Bediuzzaman Said Nursi - Fragman
 
  Atatürk
  Ödevler
 
  Teknoloji
 
  Google
  Faydalı Siteler
 
  Facebook
  Reklam

 



"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Haşr-24)"

 
ALLAH
(Uluhiyete mahsus sıfatların hepsini kendinde toplayan İsm-i Azam)

RAHMÂN
(Bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden)

RAHÎM
(Çok merhamet eden, nimet veren)

MELİK
(Bütün kainatın tek sahibi ve mutlak hükümdarı)

KUDDÛS
(Hatadan, gafletten ve her eksiklikten münezzeh)

SELÂM
(Esenlik veren, kullarını selamete çıkaran)

MÜ'MİN
(Gönüllere iman ışığını veren, vaadine güvenilen)

MÜHEYMİN
(Kainatın bütün işlerini gözetip yöneten)

AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)

CEBBÂR
(İradesini her durumda yürüten, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan)

MÜTEKEBBİR
(Her şeyde büyüklüğünü gösteren)

HÂLIK
(Büyün mevcudatı takdirine uygun şekilde yaratan)

BÂRİ'
(Bir model olmaksızın canlıları yaratan)

MUSAVVİR
(Her şeye şekil ve özellik veren)

GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahları bağışlayan)

KAHHÂR
(Her şeye her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim)

VEHHÂB
(Karşılık beklemeden bol bol veren)

REZZÂK
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren)

FETTÂH
(Zorlukları kolaylaştıran ve iyilik kapılarını açan)

ALÎM
(Herşeyi çok iyi bilen)

KÂBID
(Rızkı tutan, canlıların ruhunu alan)

BÂSIT
(Rızkı genişleten, ruhları bedenlerine yayan)

HÂFID
(Alçaltan, zillete düşüren)

RÂFİ'
(Yukarı kaldıran, yükselten)

MUİZ
(Yücelten, izzet ve şeref veren)

MÜZİL
(Alçaltan, zillet veren)

SEMİ'
(Her şeyi işiten)

BASÎR
(Her şeyi gören)

HAKEM
(Son hükmü veren)

ADL
(Mutlak adalet sahibi, çok adaletli)

LATÎF
(Yaratılmışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip, sezilmez yollarla karşılayan)

HABÎR
(Her şeyin iç yüzünden haberdar olan)

HALÎM
(Acele ile ve kızgınlıkla muamele etmeyen)

AZÎM
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

GAFÛR
(Bütün günahları bağışlayan)

ŞEKÛR
(Az iyiliğe çok mükafat veren)

ALÎ
(İzzet, şeref ve hükümranlik bakımından en yüce, aşkın)

KEBÎR
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)

MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)

HASÎB
(Kullarının her yaptığını bilen, onları hesaba çeken)

CELÎL
(Azamet sahibi)

KERÎM
(Lütuf ve keremi çok bol ve çok geniş)

RAKÎB
(Büyün varlığı gözetleyip, kontrol eden)

MÜCÎB
(Dualara karşılık veren)

VÂSİ'
(İlmi ve merhameti herşeyi kuşatan)

HAKÎM
(Bütün emirleri ve işleri hikmetli olan)

VEDÛD
(Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan)

MECÎD

Türkiye'nin En Büyük
İslam Ansiklopedisi
Olma Yolunda Hızla Gelişen Bir Sitedir.
İslam Ansiklopedisi 2008 - 2021 ©

Dünyanın en güzel mekanları arasında saraylar, köşkler hep ilk sıralarda yer alır. Bu mekanların gösterişli güzellikleri tarif edilirken de hep güzel bir manzaraya sahip olmalarından, eşyalarının çok değerli olmasından, dekorasyonlarının güzelliğinden, sütunların, altın yaldızlı tahtların, mobilyaların ihtişamından bahsedilir.

Allah'ın Kuran'da bildirdiği cennetle ilgili ayetlerde de insanların hoşlarına giden mekanlardan -köşklerden, saraylardan, bahçelerden, otağlardan- sıkça bahsedilmektedir. Dünyada sınırlı sayıda bulunan bu mekanlar, cennette kusursuz ve en görkemli halleriyle Allah'ın sevdiği kullarının yaşadığı mekanlar olarak sonsuza kadar var olacaklardır.

Cennet mekanlarındaki zenginlik ve bolluğun tarif edildiği hadislerden birkaçı şöyledir:

Bir kerpici gümüş, bir kerpici altın, harcı keskin kokulu misk, döşemesi inci ve yakut, toprağı ise za'feran olup, oraya giren mutlu olur, umutsuz olmaz, ebedi olur, ölmez... [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10088]

İçlerinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan Adn cennetleri de (onlarındır). Ve işte bu, arınmış olanın karşılığıdır."
(Taha Suresi, 76)

... Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da zâferan (safran)dır ... [(Tirmizi); Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]

Hadislerde cennet mekanlarının her malzemesinin çok değerli olduğuna dikkat çekilmiş ve çakıl gibi bolca bulunan taş parçalarının yerine de inci ve yakut olacağı bildirilmiştir.

Cennet Köşkleri:

Dünyadaki güzellikler dünya şartlarında ne kadar mükemmel olurlarsa olsunlar, yine de kaçınılmaz olarak pek çok kusurları bulunur. Dolayısıyla dünyadaki en güzel köşk bile cennet köşklerinin yanında son derece gösterişsiz kalır. Herşeyden evvel zamanın, dünyada sahip olunan pek çok güzellik üzerinde bozucu ve yıpratıcı etkisi vardır. Örneğin herhangi bir köşk hiç kullanılmasa bile, kendi haline bırakıldığında zaman içinde yıpranır. İçindeki eşyalar eskir, nem ve rutubetin etkisiyle küflenir, çürümeye yüz tutar. Döşemelerdeki dayanıklılık zamanla azalmaya, kumaşların renkleri solmaya başlar. Ayrıca eşyaların üzerlerini yoğun bir toz tabakası kaplar ve etrafı örümcek ağları sarar. Böylece bu gösterişli mekan zaman içinde yaşanamayacak hale gelir. Cennet mekanları ise tüm bu eksikliklerden, zamanın yıpratıcı etkilerinden uzaktırlar. Kuran'da cennet köşklerinden bahsedilirken bu köşklerin altlarından ırmaklar aktığı, yüksek ve güvenli yerler oldukları bildirilir:

İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. (Ankebut Suresi, 58)

Bizim Katımız'da sizi (Bize) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. İşte onlar; onlar için yaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler. (Sebe Suresi, 37)

Peygamberimiz (sav)'in bir hadisinde ise cennet köşkleri şöyle tarif edilir:

Gurfeler (cennet köşkleri) kırmızı yakut, yeşil zebercet (zümrüt) ve beyaz incidendir. Onlarda hiçbir kusur ve ayıp yoktur. Cennet ehli bunlara, sizin gökte, doğu ve batıdaki parlak yıldızlara baktığınız gibi bakarlar... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 225/6]

İncil'de de Allah'ın ahiret yurdunda hazırladığı mekanlardan şöyle söz edilir:

Biliyoruz ki, içinde yaşadığımız bu dünyasal çadır yıkılırsa, göklerde Allah'ın bize sağladığı bir konut, elle yapılmamış ve sonsuza dek kalacak evimiz vardır. (Korintlilere İkinci Mektubu, 5. bölüm, 1)

Cennet tasvirlerindeki zenginliğe dair tüm detaylar, her döneme hitap eden, herkesin ittifakla beğeneceği güzelliklerdir. Zenginlik ve ihtişamın simgesi sayılan yakut, zümrüt, inci gibi mücevherler herkesin sahip olmak isteyeceği çok değerli ve nadide taşlardır. Bu yüzden cennet köşklerinin bu taşlardan yapılmış olması, onların paha biçilmez değerlerini vurgulamak açısından son derece önemlidir.

Bunlardan kırmızı tonlarında saydam bir taş olan yakut, yeryüzündeki dört değerli taştan en nadir rastlananıdır. İnci ise parlak, sedefli rengi, pürüzsüzlüğü ve yuvarlak şekli ile fevkalade bir estetiğe sahiptir. Büyük zahmetler sonucunda elde edilen bu küçük parçanın oluşumu da son derece özeldir. İstiridye içindeki küçük bir kum tanesinin etrafının zaman içinde kalsiyum karbonatla kaplanması sonucunda böylesine göz alıcı bir güzellik ortaya çıkmaktadır. Kuşkusuz cennetle ilgili yapılan bu gibi benzetmeler, tarifler yine dünya koşullarına göre verilen örneklerdir. Bu, insanların ufkunun genişlemesine, cenneti düşünmelerine vesile olması açısından gereklidir. Ancak cennette bu güzellikler çok daha mükemmel olacaktır.

Cennetteki her detay en hoşa gidecek güzelliklerle yaratılmıştır. Cennet köşkleri ile ilgili olarak Peygamber Efendimiz (sav) bir başka hadisinde şöyle buyurmaktadır:

Cennette bir köşk vardır. Etrafı burçlar (hisar, kule), otluk, sulak yerlerle çevrilidir. Beş bin de kapısı vardır... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/5]

Söz konusu köşklerin güzelliğine güzellik katan bir diğer özellik ise bu köşklerin son derece görkemli mekanlar içinde olmalarıdır. Örneğin yukarıdaki hadiste de tarif edildiği gibi bazı köşklerin yeşilliklerle çevrili olması ve su kenarında yer almaları ayrı bir güzelliktir. Bu köşkler deniz sahillerinde, okyanus kumsallarında, göl kıyılarında, nehir yanlarında, çağlayan bir şelaleye karşı ve bunlar gibi hayranlık uyandıran yerlerde kurulmuş olabilirler.

Ayrıca hadislerde cennet köşkleri ile ilgili şöyle bir özelliğe daha dikkat çekilmektedir:

Cennette öyle köşkler vardır ki, içindeki dışındakini, dışındaki içindekini görür... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/9]

Cennette gurfeler vardır. Dışları içlerinden, içleri dışlarından görünür. [Kütüb-i Sitte-14, s. 447/2]

Yukarıdaki hadislerden anladığımıza göre cennetteki bazı köşkler, kişilerin hem içeriyi hem dışarıyı görebilmelerini mümkün kılan cam veya başka bir saydam malzemeden yaratılmış olabilirler. Zemin, duvarlar ve tavanın bu şekilde şeffaf olması ise içinde oturan kişilere ferahlık ve zevk vermesi açısından çok güzel bir özelliktir.

Bu hadisle işaret edilen, cennette kişilerin hem içeriyi hem de dışarıyı aynı anda görebilmelerini mümkün kılan ayrı bir görüş ufkunun varlığı da olabilir. Yani cennette dünyada yaşadığımızdan farklı boyutlarda bir görüşe sahip olmak da mümkün olabilir. Çünkü insan kimi zaman bulunduğu yerden başka bir yerde olanları görmek isteyebilir.

Örneğin gökyüzüne baktığımızda istediğimiz zaman gezegenleri, yıldızları hiçbir teknolojik alete ihtiyaç duymadan tüm detaylarıyla görebilmeyi isteriz. Ancak görüntümüz parlak noktalarla sınırlı kalır. Bir eşyaya baktığımızda bunun atom seviyesindeki görünümünü de çıplak gözle görmemiz mümkün değildir. Dolayısıyla görüş alanımız, içinde bulunduğumuz mekanla ve gözümüzün görüş ufku ile sınırlıdır. İşte cennette gözün görüş keskinliği, isteğe göre bir bölgeye odaklanıp detayları görebilmesi, duvar benzeri hiçbir şeyin görüşe engel teşkil etmemesi de söz konusu olabilir. Çünkü cennette herşey kişinin isteğine göre yaratılmaktadır ve cennet ehlinin görmek istediği hiçbir şey gözlerinden gizli kalmayacaktır. Allah bu gerçeği Kuran'da,."... orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var..." (Zuhruf Suresi, 71) ayetiyle müjdelemektedir.

Yine Peygamberimiz (sav)'in hadislerinden birinde de cennet köşklerinin hiçbir destek ve dayanak olmaksızın durduklarından bahsedilmektedir. Kuşkusuz bu durum da benzersiz ve heyecan verici bir güzelliğe işaret etmektedir:

Bir gün Resulullah, "Cennette öyle köşkler vardır ki, ne kendisini yukarıya bağlayacak çengelleri ve ne de altında direkleri vardır" buyurdu. Bunu dinleyen Ashab, "Ey Allah'ın Resulü, o köşklerin ehli oraya nasıl girecek?" diye sordu. Resulullah (a.s.m.), "Onlar kuşlar misali uçarak girecekler" buyurdu. [Dünya Ötesi Yolculuk, s. 294]

Cennetteki Şehirler:

Cennette "Reyyan" denilen bir nehir vardır. Üzerinde mercandan bir şehir kurulmuştur. Onun altın ve gümüşten yetmiş bin kapısı bulunur. İşte bu, hamil'i Kur'an'a mahsustur. [Ramuz el-Ehadis-2, s. 326/4]

Yukarıdaki hadiste Peygamberimiz (sav)'in dikkat çektiği altın ve gümüş, ihtişam, zenginlik ve sanatın simgesi olmuş madenlerdir. Her ikisi de parlak, dayanıklı, kolay şekil alan ve zor elde edilen metaller olarak tarih boyunca çok önemli bir yere sahip olmuşlardır. Altın yeryüzünde ton başına 0.004 gram kadar bulunur. Altın madeni ocaklarında ise altın oranı ton başına 6-12 gram arasında değişir. Dolayısıyla altından bir kap elde etmek için tonlarca ağırlıktaki kayanın işlemden geçirilmesi gerekir. Altının gerek zor elde edilmesi gerekse yeryüzünde diğer madenlere göre daha az oranda bulunması değerini kat kat artırmaktadır. Parlak, dayanıklı, kolay şekil alan bu değerli maden insanların zevklerine hitap etmede çok önemli bir yere sahiptir.

Bu da altının estetik ve sanat değeri son derece yüksek eserlerin meydana getirilmesinde tercih edilmesini sağlar. Bize güzel gelen, zengin ve gösterişli olan pek çok şey ya altındandır ya da altınla süslenmiştir. Ayrıca altın, eşyaların süslemesinde, ciltçilik, hat, minyatür, tezhip gibi pek çok sanat alanında da vazgeçilmez bir malzemedir. Bu bakımdan hadislerde dikkat çekilen mekanlarda bol miktardaki altın kullanımı da insanların hoşuna giden, değerli bir nimetin işaretidir. Dünya şartlarında insanlar altını, en fazla külçeler halinde görürler. Nadiren de birtakım eşya ve aksesuarlara, belki bir sarayda altınla kaplanmış sütunlara rastlarlar. Tüm bu saydıklarımız, altını yalnızca küçük birtakım ziynet eşyalarında görmeye alışmış olan insanlarda büyük bir hayranlık oluşturur. Durum böyle olunca som altından inşa edilmiş bir gökdelenin veya bir köşkün, villanın, yalının hayalini bile kurmakta zorlanırlar. Bunun gerçek olduğunu düşünmek bile insanın ruhuna büyük bir heyecan ve zevk verir. Aşağıdaki hadiste ise cennetteki binaların tuğlalarının altından ve gümüşten olduğu bildirilmektedir. Bu, zaten çok güzel olan cennet evlerinin ihtişamını daha da artırmakta, onları daha görkemli hale getirmektedir:

Cennet binalarının bir tuğlası altın, bir tuğlası gümüş, harcı misk, çakılı inci ve yakut ve toprağı da safrandır... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/6]

Nitekim aşağıdaki hadiste de altın bir direkten bahsedilerek cennetteki zenginlik ve ihtişam bir başka yönden daha vurgulanmaktadır:

Cennette altından bir direk ve üzerinde zebercedden (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) şehirler vardır ki, onlar cennete yıldızlar gibi ışık verirler... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/6]

Yukarıdaki hadiste dikkat çekilen bir diğer yön de şehirlerin yüksekliği olabilir. Kuşkusuz dünya şartlarında yüksek bir şehir, manzarası ve vereceği ferahlık açısından tercih edilir. Bu şehirlerin cennetteki mükemmel manzaralar içinde olduğu düşünülürse, bu mekanların insanın ruhuna ne kadar çok zevk vereceği daha iyi anlaşılabilir. Hadislerdeki bu mekanlar -direkler üzerindeki şehirler- Kuran'da bildirilen yüksek köşklerle ilgili ayetlerle paralellik içindedir:

Ki onlar Firdevs (cennetlerin)e de varis olacaklardır; içinde de ebedi olarak kalacaklardır. (Müminun Suresi, 11)

Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar ise; onlara yüksek köşkler vardır, onların üstünde de yüksek köşkler bina edilmiştir. Onların altında ırmaklar akmaktadır. (Bu,) Allah'ın va'didir. Allah, va'dinden dönmez. (Zümer Suresi, 20)

Şehir hayatını düşündüğümüzde aklımıza öncelikle pek çok konuda yaşanan sorunlar gelir. Trafik, sağlık, ulaşım, hava kirliliği, alt yapı, su, elektrik, telefon, güvenlik gibi daha pek çok konu insanların ömürleri boyunca uğraştıkları sorunlara dönüşmüştür. Hatta insanların daha rahat, daha düzenli bir hayat sürmelerini sağlamak ve bu sorunları gidermek için birçok meslek dalı ortaya çıkmıştır.

Halbuki cennet şehirlerinde böyle bir durum asla söz konusu olmadığı gibi bu sorunlara sebep olan etkenler de ortadan kalkmış olacaktır. Ayrıca Allah'ın "... Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler." (İnsan Suresi, 13) ayetinde bildirdiği gibi, cennette hava insan ruhunun ve bedeninin en zevk alacağı ve en rahat edeceği ısıda olacaktır. Bu nedenle özel bir ısınma ya da serinleme sistemine de ihtiyaç duyulmayacaktır. Benzer şekilde ilerleyen bölümlerde yer vereceğimiz gibi cennette ulaşım zorluğu da olmayacaktır. En doğrusunu Allah bilir.

Hadiste cennetteki binalardan bahsedilirken bunların harcının misk, yani çok güzel kokulu bir madde olacağı tarif edilmektedir. Görüldüğü gibi Allah'ın cennette yarattığı nimetler tüm duyularımıza da hitap edecek şekilde yaratılmaktadır. Güzel koku insanlar için çok büyük bir nimettir. Gülün, karanfilin, zambağın, sümbülün, leylağın, akasya ve çam ağaçlarının kokuları insanlar için çok büyük birer lütuftur. Bunların yanı sıra birbirinden farklı kokular da insan ruhunda çok hoşa giden bir etki yaratır. Cennetteki güzel kokular dünyadakilerle kıyaslanamayacak güzellikte oldukları gibi insanların hiç ummadıkları ayrıntılarda karşılarına çıkacaktır. Peygamberimiz (sav)'in hadisinde bildirdiği gibi binaların harcının misk olması bunun en güzel örneklerinden biridir. Kuşkusuz harcı misk olan güzel kokulu bir bina, Allah'ın cennette müminler için hazırladığı güzelliklerinden sadece bir tanesidir.

Cennet İçindeki Saraylar:

Bir hadiste cennetteki saraylardan şöyle söz edilmektedir:

Cennetin içinde inciden bir saray vardır. O sarayın içinde kırmızı yakuttan yetmiş konak vardır. Her konağın içinde yeşil zebercedden (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) yetmiş ev vardır. Her evin içinde yetmiş taht, her taht üzerinde de her renkten yetmiş yatak vardır. Her evin içinde yetmiş sofra, her sofranın üzerinde de yetmiş çeşit yemek vardır. Keza her evin içinde yetmiş adet hizmetçi vardır... [Tezkireti'l Kurtubi, s. 323/554]

Bu konuyla ilgili bir başka hadis ise şöyledir:

Muhakkak ki cennet saraylarından bir sarayın içinde yetmiş menzil (yer, dünya, ev) bulunur. Her menzilde, içerisine girilmek üzere yetmiş kapı, her kapının da diğerinden girmekte olan kokudan başka cennet kokularından koku girer... [Tezkireti'l Kurtubi, s. 323-324/555]

Hadislerde cennet saraylarının en değerli taşlardan yapıldığına, en güzel ve en rahat edilecek şekilde dekore edildiklerine, içlerinde nimet bolluğu olduğuna dikkat çekilmektedir. Dünya hayatına razı olmayan ve bu hayatın geçici süslerine aldanmayan müminler, ahirette her nimetin aslı, en mükemmeli ve kalıcı olanı ile nimetlendirilirler. Ahiret yurdunu isteyerek ciddi bir çaba göstermelerinden dolayı, gerçek zevk ve neşeyi birbirinden güzel bu cennet mekanlarında sonsuza kadar yaşarlar. Buradaki ortam her türlü lüksü, ihtişamı, zenginliği içermekle beraber, cennet ehlinin sürekli Allah'ı andıkları ve O'na gönülden şükrettikleri asil ve temiz bir ortamdır. Allah bir ayette cennet ehlinin şükür ve mutluluk içinde olduklarını şöyle bildirmektedir:

(Onlar da) Dediler ki: "Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. (Zümer Suresi, 74)

Cennetteki Otağlar:

Cennet mekanlarıyla ilgili olarak çadırlar da pek çok hadiste tasvir edilmiştir. Bu hadislerden birkaçı şöyledir:

Muhakkak ki cennette (mümin için) içi boşaltılmış bir tek inciden bir çadır vardır. Bu çadırın eni altmış mil (yaklaşık 100 km) mesafe genişliğindedir. Bunun her köşesinde (mümine mahsus) birtakım ev halkı vardır ki onlar başkalarını (yani birbirlerini) göremezler. (Ancak) Mümin onları dolaşıp ziyaret eder. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325/560]

Cennette mü'minin yüksekliği altmış mil (yaklaşık 100 km) olan bir inci çadırı vardır. [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10091]

Genişliği de öyle (yani altmış mildir). Orada mü'minin aileleri bulunacak. Mü'min onları bir bir dolaşacak... [(Buhari, Müslim ve Tirmizi); Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10092]

"Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler... (Kehf Suresi, 31)

Cennet ehlinden derecesi en düşük olanın seksen bin hizmetçisi vardır. Onun için inciden, zebercedden (zümrüt benzeri kıymetli bir taş) ve yakuttan bir çadır kurulur. Bu çadır, Câbiye'den San'a'ya kadar uzanan bir büyüklüktedir. [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı- 5, s. 412/10114]

Herşeyin en mükemmel haliyle yaratıldığı cennette çadırlar da olabilecek en üst konforla müminlerin zevkine, rahatına, keyfine uygun şekilde var olacaklardır. Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği gibi değerli cevherlerden yapılan bu çadırlar olağanüstü bir genişliğe sahiptirler. Hadislerde cennet ehlinden kişilerin, çok geniş ve yüksek olan inci tanelerinin içinde, aileleri ve yakınları ile mükemmel bir hayat sürdükleri haber verilmektedir. Kuşkusuz bu Rabbimiz'in benzersiz yaratma gücünün ve sanatının bir tecellisidir. Dünya hayatında sayısız eksik, kusur ve acz içinde yaşayan insanın böylesi bir güzelliği zihninde canlandırması bile heyecan vericidir. Güzelliğinin ve ihtişamının yanı sıra zümrüt ve yakuttan yapılmış olan cennet çadırlarının içinde bir kişiye hizmet edenlerin sayısı da dünyada Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini umarak çalışıp yorulan herkes için büyük bir müjdedir.

   
Senden Önce 116 ziyaretçi (494 klik) Kişi Buradaydi.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol