İslam Ansiklopedisi - Namaz ve Biz - insan1343
   
Menü
  Ana Sayfa
  İletişim
  Yorum Ve Görüşleriniz
  Burdayiz
  Bize Destek Olun
  DOSTLARIMIZ
  Anket
  Ahir Zaman
  Al-i İmran Suresi
  Allah'tan Korkmak
  Allah'ın 99 İsmi
  A'raf Suresi
  Ashab-i Kehf
  Bakara Suresi
  BAS ÖRTÜSÜ
  Bediuzzaman Said Nursi
  Berat Kandili
  Büyük Günahlar
  Cennet Ve Cehennem
  Cinler
  Dinimiz
  Din Eğitiminde İnsanın Merkezileşmesi
  Din Ve İnsan
  El Zinasi
  Esmâül Hüsnâ
  Evreni Allah Yarattı
  Evrenin Ölümünün Ardından
  Esmaül Hüsnanin Önemi
  Esma-i Hüsnâ'dan Esintiler
  Esnaül Hüsna Faziletleri - Faydalari
  Esmaül Hüsna (Geniş Anlamlı)
  Esmaül Hüsna Zikirleri
  Filistine Destek İHH
  Filistine Destek K.Y.M
  Kiyamete Dogru
  Günün Konusu
  Site Haritasi
  Soru Cevap
  Şiirler
  Risale-i Nur
  Resim Galerisi
  İlahi Oku
  Peygamberlerimiz
  Gusül Ve Abdest
  Islamda Kadın ve Erkek
  Mezhebler
  Mucizeler
  ViDEOLAR
  SiiR
  Namaz Hakkında
  Namazın Edebi
  Namaz Vakitleri
  Namaz ve Sağlık
  Namazlar ve Niyet
  54 FARZ
  Zina Ve Çeşitleri
  Zinanin Kötülüğü
  Zina Ve Dünyevi Azabi
  Zinanin Uhrevi Azabi
  Göz Zinasi
  Göz Zinasi 2
  Gıybet
  Zulüm
  Kibir
  Kızmak
  Şehvet
  Haram ve Şüpheli Yemek
  Kur'an Ve Önemi
  Yunus Suresi
  Fil Suresi
  Kureyş Suresi
  Kuranin Önemi
  Kur'anin İnişi
  İnsan
  İbadetin Önemi
  Nefis
  Ölüm
  Oruç Ve Çeşitleri
  Oruçlarda Niyetin Vakti
  Orucu Bozan Şeyler
  Farz Oruçlar
  Oruç Çeşitleri
  Mübarek Aylar,Günler ve Geceler
  Kadir Gecesi
  Recep Ayı
  Regaib Gecesi
  Miraç Kandili
  Şaban Ayı
  Ramazan Ayı
  Şevval Ayı
  Kurban ve Kurban Bayrami
  Muharrem Ayı ve Aşure Günü
  Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili
  Kıyamet
  Kıyamet Günü 1
  Kıyamet Günü 2
  Kıyamet Günü 3
  Hz. Mehdi
  İlahiler
  Karışık İlahi
 
  Esmaül Hüsna Esintisi Dergisi
  Ilk Müslümanlar
  Islam Tarihimiz
  Resimli Namaz Anlatimi
  Islam Alimleri
  Kabe
  Nasihatlar
  HlCRET
  Kuran Ögreniyorum
  DuaIar
  Ahlak Bilgileri
  Besmele Kampanyasi
  Tevhidisohbet
  Sahabaler
  Hadisler
  Osmanli Padisahlari
  Türkiye il ve ilçeler
  İl İl Namaz Vakitleri
  il il imsakiye - İftar Vakitleri
  Güzel Sözler
  Dursun Ali Erzincanlı
  Şifali Bitkiler
  ilmihal
  Unutulan Sünnetler
  İslami Resimler
  Salavat
  Bilim
  Ramazana Özel
  Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
 
  Bediüzzaman Said Nursi Hayati
  Sözler
  Mektubat
  Lemalar
  Şualar
  Hür Adam Bediuzzaman Said Nursi - Fragman
 
  Atatürk
  Ödevler
 
  Teknoloji
 
  Google
  Faydalı Siteler
 
  Facebook
  Reklam

 



"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Haşr-24)"

 
ALLAH
(Uluhiyete mahsus sıfatların hepsini kendinde toplayan İsm-i Azam)

RAHMÂN
(Bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden)

RAHÎM
(Çok merhamet eden, nimet veren)

MELİK
(Bütün kainatın tek sahibi ve mutlak hükümdarı)

KUDDÛS
(Hatadan, gafletten ve her eksiklikten münezzeh)

SELÂM
(Esenlik veren, kullarını selamete çıkaran)

MÜ'MİN
(Gönüllere iman ışığını veren, vaadine güvenilen)

MÜHEYMİN
(Kainatın bütün işlerini gözetip yöneten)

AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)

CEBBÂR
(İradesini her durumda yürüten, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan)

MÜTEKEBBİR
(Her şeyde büyüklüğünü gösteren)

HÂLIK
(Büyün mevcudatı takdirine uygun şekilde yaratan)

BÂRİ'
(Bir model olmaksızın canlıları yaratan)

MUSAVVİR
(Her şeye şekil ve özellik veren)

GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahları bağışlayan)

KAHHÂR
(Her şeye her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim)

VEHHÂB
(Karşılık beklemeden bol bol veren)

REZZÂK
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren)

FETTÂH
(Zorlukları kolaylaştıran ve iyilik kapılarını açan)

ALÎM
(Herşeyi çok iyi bilen)

KÂBID
(Rızkı tutan, canlıların ruhunu alan)

BÂSIT
(Rızkı genişleten, ruhları bedenlerine yayan)

HÂFID
(Alçaltan, zillete düşüren)

RÂFİ'
(Yukarı kaldıran, yükselten)

MUİZ
(Yücelten, izzet ve şeref veren)

MÜZİL
(Alçaltan, zillet veren)

SEMİ'
(Her şeyi işiten)

BASÎR
(Her şeyi gören)

HAKEM
(Son hükmü veren)

ADL
(Mutlak adalet sahibi, çok adaletli)

LATÎF
(Yaratılmışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip, sezilmez yollarla karşılayan)

HABÎR
(Her şeyin iç yüzünden haberdar olan)

HALÎM
(Acele ile ve kızgınlıkla muamele etmeyen)

AZÎM
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

GAFÛR
(Bütün günahları bağışlayan)

ŞEKÛR
(Az iyiliğe çok mükafat veren)

ALÎ
(İzzet, şeref ve hükümranlik bakımından en yüce, aşkın)

KEBÎR
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)

MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)

HASÎB
(Kullarının her yaptığını bilen, onları hesaba çeken)

CELÎL
(Azamet sahibi)

KERÎM
(Lütuf ve keremi çok bol ve çok geniş)

RAKÎB
(Büyün varlığı gözetleyip, kontrol eden)

MÜCÎB
(Dualara karşılık veren)

VÂSİ'
(İlmi ve merhameti herşeyi kuşatan)

HAKÎM
(Bütün emirleri ve işleri hikmetli olan)

VEDÛD
(Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan)

MECÎD

Türkiye'nin En Büyük
İslam Ansiklopedisi
Olma Yolunda Hızla Gelişen Bir Sitedir.
İslam Ansiklopedisi 2008 - 2021 ©
Yemek Borusu ve Mide
Ağızda, tükürük bezleri ve dişlerle yumuşatılıp küçültülen gıda maddelerinin daha ciddi boyutlarda işlenebilmesi için, asit havuzu ve parçalayıcı bir değirmen gibi hazırlanmış mideye gönderilmesi gerekir. Ağızdan mideye giden yola, yemek borusu (oesophagus) denir. 25 cm. uzunluğundaki bu borunun en dar yeri 1,5 cm. kadardır. Yemek borusu, en gerideki dişlerin bitiş sınırından söz konusu dar kısma kadar yaklaşık 15 cm’dir. Büyük lokmalar yutulduğunda 3 cm kadar genişleyebilen yemek borusunun iç duvarlarında, yiyeceklerin mideye doğru iletilebilmesi için, saniyede 2-4 cm. kadar bir hızla yayılan dalga hareketi meydana getirilir. Boğazdan mideye doğru, boru duvarlarının kasılıp gevşeme dalgasıyla meydana getirilen sağılım (peristaltik) hareketi sayesinde, bir lokma yaklaşık 9 saniye içinde sıkışıklık ve ağrı meydana getirmeden mideye ulaştırılır. Lokmanın geçtiği esnada söz konusu bölgedeki bir kasılma dalgasının boyu 4-8 cm’dir.

Yemek borusunun başlangıcı (yutağa bağlanan kısım) ile mideye açılan ucunda bulunan kaslar, yoğun demetler hâlinde ve daire şeklinde dizilerek iki kapı (sphincter) gibi çalışır. Üstteki kapının meydana getirdiği basınç 50-100 mmHg iken, alttaki kapının basıncı 15-25 mmHg’dır. Bebeklerde yemek borusu 80 derecelik bir açıyla mideye bağlanırken, erişkinlerde bu açı 50-60 derece kadardır. Bu açının derecesi ile kapının çalışması, mide sıvısının boğaza doğru gelmemesi için önemlidir. Yemek borusuna geri kaçan ve asitlik derecesi (pH) dörtten daha küçük olan mide sıvısı, yemek borusunda yanma ve ağrılara sebep olabilir.

Yutkunma: Bir lokmanın yutulması hâdisesini birçok insan, basit bir iş gibi görür. Ağza alınan bir lokmanın mideye ulaşıncaya kadar geçirdiği hâller ile yutkunmanın gerçekleşebilmesi için yapılanlar bilindiğinde, ‘yutma’ hâdisesinin nasıl büyük bir nimet olduğu daha iyi anlaşılır. Bir lokmanın ağızda parçalanıp ezilmesi ve ıslatıldıktan sonra yumuşatılıp yutulmaya hazır hâle getirilmesi için ortalama 30 saniye gerekir. Ağızdan yutak bölgesine geçen lokmanın yutulabilmesi için, bu bölgede birçok insanın ismini ve yerini bilmediği 20’den fazla kas işbirliği hâlinde, Allah’ın sonsuz ilim ve kudretinin kontrolü altında vazife yapar. Bu bölge kasları ile dilin lokma üzerine uyguladıkları basınç 4-10 mmHg kadardır.

Gıdalar yutak bölgesinden, yemek borusuna gelir. Sıvılar 1, lâpa kıvamındaki gıdalar 5, katı parçalar ise 9-10 saniyede bu boruyu geçer. Yemek borusunun üst kısmındaki kapı, yutmanın başlangıcında 0,2-0,3 saniye açık kaldıktan sonra, 0,7-1,2 saniye kapanır ve lokma, meydana getirilen 30-120 mmHg’lık bir basınçla aşağı doğru yollanır. Yemek borusunun mideye geçiş sınırındaki kapı ise, lokmanın geçmesi için 5-7 saniye kadar açık kalır. Midedeki çalkalama hareketinin rahatça yapılabilmesi için, her bir lokmayla 2-3 ml kadar hava yutulur. Bir kişi, yeme ve içme için yaptığı yutma hareketi dışında, gün boyu belli aralıklarla uykuda 50, yemek sırasında 200, diğer zamanlarda da 350 -toplam 600- yutkunma yapar.

Mide: Gıdaların sindirilmek üzere depolandığı, çalkalanıp karıştırıldığı, torbaya benzer bir şekli olan midenin boş hâldeyken uzunluğu 20 cm. civarındadır. Midenin iç boşluğunun hacmi ise, 1,5 litredir. Peygamber Efendimiz’in (sas); ‘midenin üçte birinin yiyecek, üçte birinin su, üçte birinin de hava için ayrılması gerektiği’ şeklindeki tavsiyesi, bugün bütün diyet uzmanları tarafından tasdik edilmektedir. Midenin üçte birlik kısmı, yarım litre kadar olduğuna göre, bir öğünde yenen gıda miktarı 0,5 litreyi (küçük bir çorba kâsesi kadar) geçmemelidir. Kalınlığı 2-3 mm. olan mide duvarının iç yüzünü döşeyen ve salgıları yapan mukoza tabakasının kalınlığı, 0,5-1 mm’dir. Midede gıdaların sindirilmesi için salgılanan pepsinogen enzimi ile hidroklorik asidin, mide duvarlarını parçalamaması için Alîm-i Hakîm, sümüksü bir madde (mukus) salgılayan koruyucu hücreleri de midenin iç astarına yerleştirmiştir. Midenin kas tabakası ile en dıştaki koruyucu bağ dokusunun kalınlığı 0,6 mm. kadardır. Midenin iç yüzünü döşeyen tabakadaki hücrelerin ömrü, maruz kaldıkları asit ve enzimden dolayı en fazla 3-5 gündür. Midede dakikada 500.000 hücre ölürken, bir taraftan da yeni hücreler üretilir; böylece midenin içi devamlı olarak yenilenmiş, diğer bir ifadeyle delik deşik olmaktan korunmuş olur.

Midenin iç astarını döşeyen salgı hücreleri, uzun tüpçükler hâlinde kıvrılarak 1,5 mm derinliği, 1 milimetre kare de alanı olan bir kesitte 100 civarında bulunan bezleri meydana getirir. Midenin iç astarındaki hücrelerin % 50’si koruyucu sümüksü madde üretmekle vazifelidir. Hidroklorik asit üretmekle vazifeli hücre, erkeklerde 1.090.000.000; kadınlarda ise, 820.000.000 kadardır. Mideden bağırsağa gidecek olan gıda maddeleri ortalama 0,25 mm’ye kadar parçalanır (bazı gıda maddeleri, en fazla 2 mm’ye kadar parçalanabilir). Mide salgı yaptığı zaman koruyucu mukusun altında pH=7 olduğu hâlde, bu tabakanın üstünde pH=2’dir. Gıdaların enzim ve asitle iyice karışması için, her üç dakikada bir midemize çalkalanma hareketi yaptırılır.

Mideye giren gıdaların sindirim süreleri; yapılarına ve gördükleri muameleye göre farklıdır. Sıvı gıdalar mideden birkaç dakikada geçerken, balık ve pirinç gibi gıdalar 1,5; sebze, sütlü-unlu tatlılar ve ekmek 2-2,5; normal pişmiş et 3; kızartılmış et 4-6; yağlı et ve yağlı konserveler ise 8 saat -veya daha fazla- midede işlem görmek üzere bekletilir.
Enzim, asit ve sümüksü sıvıdan müteşekkil mide öz suyu günde 2-3 litre kadar salgılanır. Diğer bir hesapla, vücudun her bir kilosuna karşılık, midede 35 ml kadar sıvı salgılanır. Mide sıvısı, yemekler hâricinde her dakika 0,9 ml salgılanırken, öğünler öncesinde gıdaların koku ve görüntüsü ile uyarıldığında on misli artarak dakikada 9 ml’ye yükselir. Midede salgılanan hidroklorik asitin pH derecesi 0,9-2,5 arasındadır. Bir litrelik mide öz suyunun 994 gramı su, 5,6 gramı kuru maddedir; hidroklorik asitinin yoğunluğu da % 0,5’tir.

Midede hidroklorik asidin salgılanması için gerekli hidrojen ve klor iyonu konsantrasyonları hassas şekilde kontrol edilir. Yemek zamanı dışında hidrojen iyonu yoğunluğu litrede 26,9 mmol, klor iyonu da litrede 104 mmol iken; yemek zamanlarında hidrojen iyonu litrede 97,6 mmol’e, klor iyonu yoğunluğu da litrede 129 mmol’e yükselir. Proteinleri parçalayıcı pepsin enzimini meydana getiren pepsinogen, yemekler dışında saatte en az 12,2 mg, en fazla 68,2 mg, ortalama 33,3 mg olarak tespit edilmiştir. Yemek ve sonrasında ise, ihtiyaç duyulduğunda bu enzim saatte en az 32,4 mg, ortalama 80,9 mg, en fazla da 153 mg. olarak ölçülmüştür.

Mide asitliğinin derecesinin ayarlanmasında ve zamanlamasında çok hassas dengeler gözetilir. Bu dengeler bozulursa mide rahatsızlıkları ve ülser gibi sıkıntılar ortaya çıkar. Bilhassa sinir sistemi ve ruh hâletinin, mide hareketleri ve salgılarında tesiri büyüktür. Midede kuvvetli asitli bir ortamda yürütülen protein sindirimi sonrası bağırsaklara geçecek olan gıda maddelerinin yağ ve karbonhidratlar bakımından sindiriminin yanında peptidlerin de aminoasitlere parçalanması yapılacaktır. Ancak burada daha farklı, hafif bazik veya nötre yakın daha hafif asidik ortamlar gerekir. Bu hususi asitlik derecelerinin ayarlanması bağırsak duvarlarının, pankreas ve safra salgılarının katkılarıyla yapılır. Midenin çıkışında 4-7,2 arasında değişebilen pH derecesi, incebağırsağın başlangıcında 5,6-7, bağırsağın ortalarında 6,8-7,6, incebağırsağın sonunda da 7,2-8,3 olur. Körbağırsakta 5,8-7,6 olarak belirlenen pH derecesi, kalın bağırsakta 6,5-7,8 olurken, rektumda (son bağırsak), 6,5-7,5 olur ve çıkan dışkının pH’ı da 6-7,3 arasında değişir. Bu pH dereceleri hem sindirim ve emilimin, hem de bağırsak bakterilerinin vitamin sentezi için gerekli olan hassas ortamının devamında önemlidir. Basit bir boru ve torba gibi görülen yemek borusu ve midenin, sindirim faaliyetleri için tesadüflere imkân ve ihtimal bırakmayacak hassas ölçülerle yapıldığını yukarıda gördük. Herhangi bir sistemde ölçü, plân, âhenk, nizâm, gâye ve hikmet varsa, o sistemin bütün kâinatla münasebetini bilen bir Yaratıcı’sının olduğunu da aklını doğru kullanan herkes takdir edecektir.
 
   
Senden Önce 527949 ziyaretçi (1332280 klik) Kişi Buradaydi.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol