İslam Ansiklopedisi - Namaz ve Biz - Ünlü Fonemler
   
Menü
  Ana Sayfa
  İletişim
  Yorum Ve Görüşleriniz
  Burdayiz
  Bize Destek Olun
  DOSTLARIMIZ
  Anket
  Ahir Zaman
  Al-i İmran Suresi
  Allah'tan Korkmak
  Allah'ın 99 İsmi
  A'raf Suresi
  Ashab-i Kehf
  Bakara Suresi
  BAS ÖRTÜSÜ
  Bediuzzaman Said Nursi
  Berat Kandili
  Büyük Günahlar
  Cennet Ve Cehennem
  Cinler
  Dinimiz
  Din Eğitiminde İnsanın Merkezileşmesi
  Din Ve İnsan
  El Zinasi
  Esmâül Hüsnâ
  Evreni Allah Yarattı
  Evrenin Ölümünün Ardından
  Esmaül Hüsnanin Önemi
  Esma-i Hüsnâ'dan Esintiler
  Esnaül Hüsna Faziletleri - Faydalari
  Esmaül Hüsna (Geniş Anlamlı)
  Esmaül Hüsna Zikirleri
  Filistine Destek İHH
  Filistine Destek K.Y.M
  Kiyamete Dogru
  Günün Konusu
  Site Haritasi
  Soru Cevap
  Şiirler
  Risale-i Nur
  Resim Galerisi
  İlahi Oku
  Peygamberlerimiz
  Gusül Ve Abdest
  Islamda Kadın ve Erkek
  Mezhebler
  Mucizeler
  ViDEOLAR
  SiiR
  Namaz Hakkında
  Namazın Edebi
  Namaz Vakitleri
  Namaz ve Sağlık
  Namazlar ve Niyet
  54 FARZ
  Zina Ve Çeşitleri
  Zinanin Kötülüğü
  Zina Ve Dünyevi Azabi
  Zinanin Uhrevi Azabi
  Göz Zinasi
  Göz Zinasi 2
  Gıybet
  Zulüm
  Kibir
  Kızmak
  Şehvet
  Haram ve Şüpheli Yemek
  Kur'an Ve Önemi
  Yunus Suresi
  Fil Suresi
  Kureyş Suresi
  Kuranin Önemi
  Kur'anin İnişi
  İnsan
  İbadetin Önemi
  Nefis
  Ölüm
  Oruç Ve Çeşitleri
  Oruçlarda Niyetin Vakti
  Orucu Bozan Şeyler
  Farz Oruçlar
  Oruç Çeşitleri
  Mübarek Aylar,Günler ve Geceler
  Kadir Gecesi
  Recep Ayı
  Regaib Gecesi
  Miraç Kandili
  Şaban Ayı
  Ramazan Ayı
  Şevval Ayı
  Kurban ve Kurban Bayrami
  Muharrem Ayı ve Aşure Günü
  Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili
  Kıyamet
  Kıyamet Günü 1
  Kıyamet Günü 2
  Kıyamet Günü 3
  Hz. Mehdi
  İlahiler
  Karışık İlahi
 
  Esmaül Hüsna Esintisi Dergisi
  Ilk Müslümanlar
  Islam Tarihimiz
  Resimli Namaz Anlatimi
  Islam Alimleri
  Kabe
  Nasihatlar
  HlCRET
  Kuran Ögreniyorum
  DuaIar
  Ahlak Bilgileri
  Besmele Kampanyasi
  Tevhidisohbet
  Sahabaler
  Hadisler
  Osmanli Padisahlari
  Türkiye il ve ilçeler
  İl İl Namaz Vakitleri
  il il imsakiye - İftar Vakitleri
  Güzel Sözler
  Dursun Ali Erzincanlı
  Şifali Bitkiler
  ilmihal
  Unutulan Sünnetler
  İslami Resimler
  Salavat
  Bilim
  Ramazana Özel
  Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
 
  Bediüzzaman Said Nursi Hayati
  Sözler
  Mektubat
  Lemalar
  Şualar
  Hür Adam Bediuzzaman Said Nursi - Fragman
 
  => 9. Sınıf Matematik Konularını
  => TEMEL KAVRAMLAR
  => SAYI SİSTEMLERİ
  => BÖLME ve BÖLÜNEBİLME
  => EBOB ve EKOK
  => RASYONEL SAYILAR
  => SIRALAMA
  => MUTLAK DEĞER
  => ÜSLÜ İFADELER
  => KÖKLÜ İFADELER
  => DENKLEM KURMA PROBLEMLERİ
  => KÜMELER
  => FONKSİYON
  => İŞLEM
  => MODÜLER ARİTMETİK
  => Semboller
  => 6. Sınıf Matematik Konularını
  => 6. Sınıf Tam Sayılar 1 SBS
  => 6. Sınıf Tam Sayılar 2 SBS
  => 6. Sınıf Matematik Konuları Videolu Anlatım
  => 6. Sınıf 2009 SBS Deneme Sınavları
  => 6. Sınıf 2009 SBS Soruları ve Cevapları
  => 7. Sınıf Matematik Konularını
  => 7. Sınıf Üslü Sayılar
  => 7. Sınıf Olasılık
  => 7. Sınıf Oran ve Orantı
  => 7. Sınıf Eşitlik ve Denklemler
  => 7. Sınıf Sayısal Yetenek Problemleri
  => 7. Sınıf Tam Sayılar
  => 7. Sınıf Doğal Sayılar
  => 7. Sınıf Faktöriyel Kavramı, Permütasyon ve Çarpmanın Genel Kuralı
  => 8. Sınıf Matematik Konularını
  => 8. Sınıf Kümeler
  => 8. Sınıf DOĞAL SAYILAR ve TAM SAYILAR
  => 8. Sınıf BÖLME
  => 8. Sınıf BÖLÜNEBİLME
  => 8. Sınıf Ebob Ekok
  => 8. Sınıf ONDALIK KESiRLER
  => 8. Sınıf ÜSLÜ SAYILAR
  => 10. Sınıf Matematik Konularını
  => 10. Sınıf Faktöriyel - Asal Çarpanlara Ayırma
  => 10. Sınıf Bölünebilme Kuralları
  => 10. Sınıf Doğal Sayılarda Dört İşlem
  => 10. Sınıf İşçi-Havuz Problemleri
  => İsimler ve Zamirler 1
  => İsimler ve Zamirler 2
  => İsimler ve Zamirler Cevap Anahtari
  => ANLATIM BOZUKLUKLARI
  => Ses Bilgisi
  => Ses ve Harf
  => Alfabe
  => Ünlü Fonemler
  => Anadolu Ağızlarına Ait Ünlüler
  => Yazı Dilindeki Ödünç Sözcüklerde Bulunan Fonemler
  => ü Fonemlerle İlgili Özellikler
  => Nokta
  => İki Nokta
  => Üç Nokta
  => Virgül
  => Noktalı virgül
  => Soru İşareti
  => Ünlem İşareti
  => Uzun Çizgi
  => Kısa Çizgi
  => Eğik Çizgi
  => Tırnak İşareti
  => Parantez İşareti
  => Köşeli Parantez
  => Vektör Kuvvet
  => Sıvıların Kaldırma Kuvveti
  => Hareket
  => Eşit Kollu Teraziler
  => Isı – Sıcaklık – Genleşme
  => Basınç
  => Fizik Hakkinda Merak Ettikleriniz
  => Paleomanyetizma
  => Isınan hava neden yükselir
  => Dunyanin Kendi Ekseninde Donmesi
  => Elektronların hızı yaklaşık olarak ne kadardır
  => Sadece tek tarafını gösteren camlar nasıl yapılıyor
  => Fizik Hakkinda Merak Ettikleriniz 2
  => Madde Yapısı ve Hal Değişimi
  => Atom Yapısı
  => Periyodik Cetvel
  => Kimyasal Baglar
  => Temel Yasalar
  => Kimyasal Tepkimeler
  => Gazlar
  => Enerji
  => Organik ve İnorganik Maddeler
  => Hucre
  => Virüsler ve Bakteriler
  => Tek Hücreliler Koloniler ve Bağışıklık
  => Fotosentez
  => Canlıların Sınıflandırılması
  => Beslenme iliskileri
  => Felsefeye Giris
  => Bilgi Felsefesi
  => Bilim Felsefesi
  => Varlık Felsefesi
  => Ahlak Felsefesi
  => Siyaset Felsefesi
  => Yerşekilleri ve İklimin Etkisi
  => Grafik Bilgisi
  => Dünyanın Şekli ve Coğrafi Konum
  => Atmosfer ve Sıcaklık
  => Eski Çağlarda Türkiye ve Çevresi
  => İlk Türk Devletleri
  Atatürk
  Ödevler
 
  Teknoloji
 
  Google
  Faydalı Siteler
 
  Facebook
  Reklam

 



"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Haşr-24)"

 
ALLAH
(Uluhiyete mahsus sıfatların hepsini kendinde toplayan İsm-i Azam)

RAHMÂN
(Bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden)

RAHÎM
(Çok merhamet eden, nimet veren)

MELİK
(Bütün kainatın tek sahibi ve mutlak hükümdarı)

KUDDÛS
(Hatadan, gafletten ve her eksiklikten münezzeh)

SELÂM
(Esenlik veren, kullarını selamete çıkaran)

MÜ'MİN
(Gönüllere iman ışığını veren, vaadine güvenilen)

MÜHEYMİN
(Kainatın bütün işlerini gözetip yöneten)

AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)

CEBBÂR
(İradesini her durumda yürüten, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan)

MÜTEKEBBİR
(Her şeyde büyüklüğünü gösteren)

HÂLIK
(Büyün mevcudatı takdirine uygun şekilde yaratan)

BÂRİ'
(Bir model olmaksızın canlıları yaratan)

MUSAVVİR
(Her şeye şekil ve özellik veren)

GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahları bağışlayan)

KAHHÂR
(Her şeye her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim)

VEHHÂB
(Karşılık beklemeden bol bol veren)

REZZÂK
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren)

FETTÂH
(Zorlukları kolaylaştıran ve iyilik kapılarını açan)

ALÎM
(Herşeyi çok iyi bilen)

KÂBID
(Rızkı tutan, canlıların ruhunu alan)

BÂSIT
(Rızkı genişleten, ruhları bedenlerine yayan)

HÂFID
(Alçaltan, zillete düşüren)

RÂFİ'
(Yukarı kaldıran, yükselten)

MUİZ
(Yücelten, izzet ve şeref veren)

MÜZİL
(Alçaltan, zillet veren)

SEMİ'
(Her şeyi işiten)

BASÎR
(Her şeyi gören)

HAKEM
(Son hükmü veren)

ADL
(Mutlak adalet sahibi, çok adaletli)

LATÎF
(Yaratılmışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip, sezilmez yollarla karşılayan)

HABÎR
(Her şeyin iç yüzünden haberdar olan)

HALÎM
(Acele ile ve kızgınlıkla muamele etmeyen)

AZÎM
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

GAFÛR
(Bütün günahları bağışlayan)

ŞEKÛR
(Az iyiliğe çok mükafat veren)

ALÎ
(İzzet, şeref ve hükümranlik bakımından en yüce, aşkın)

KEBÎR
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)

MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)

HASÎB
(Kullarının her yaptığını bilen, onları hesaba çeken)

CELÎL
(Azamet sahibi)

KERÎM
(Lütuf ve keremi çok bol ve çok geniş)

RAKÎB
(Büyün varlığı gözetleyip, kontrol eden)

MÜCÎB
(Dualara karşılık veren)

VÂSİ'
(İlmi ve merhameti herşeyi kuşatan)

HAKÎM
(Bütün emirleri ve işleri hikmetli olan)

VEDÛD
(Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan)

MECÎD

Türkiye'nin En Büyük
İslam Ansiklopedisi
Olma Yolunda Hızla Gelişen Bir Sitedir.
İslam Ansiklopedisi 2008 - 2021 ©
Ünlü Fonemler - Ünlü Fonemlerle İlgili Özellikler

Önlük-Artlık Uyumu:

Yaygın olarak büyük ünlü uyumu adıyla bilinen bu özellik yalnız Türkçe kökenli sözcüklerle ilgilidir. Bu uyuma göre Türkçe bir sözcükte ya ön ünlüler (yaygın ve yanlış kullanıma göre ince ünlüler), ya da art ünlüler (yaygın ve yanlış kullanıma göre kalın ünlüler) bulunur.

Art Ünlüler: a, ı, o, u
Ön Ünlüler: e, i, ö, ü

o ve ö ünlüleri yalnız ilk hecede bulunabildiğinden, Türkçe sözcüklerdeki ünlü sıralanışı genel olarak şöyledir:

İlk Hece Diğer Heceler

e, i, ö, ü e, i, ü
a, ı, o, u a, ı, u

Türkçe Sözcüklerde Uyumun Bozulması

Önlük-artlık uyumu bir sözcüğün Türkçe olup olmadığını anlamamıza yardımcı olabilir ancak Türkçe oldukları halde pek çok nedenle önlük-artlık uyumu dışında kalmış olan sözcüklerimiz de vardır. Bu nedenleri sıralarsak:

a. Birleşik sözcükler doğal olarak bu uyumun dışında kalabilirler: gecekondu, atasözü, bugün (bu sözcük İngilizce today karşılığında kullanılıyorsa bitişik, this day karşılığında kullanılıyorsa ayrı yazılır) vb.

b. Eski Türkçe'de uyuma girdiği halde bugün çeşitli nedenlerle uyumdan çıkmış sözcükler vardır: anne, kardeş, elma, şişman, inan-, hani, hangi, dahi (bağlaç) vb.

c. Türkçede uyuma girmeyen ekler vardır ve bu ekleri alan sözcüklerde önlük-artlık uyumu bozulabilir. Sıralarsak:

-daş, -taş: din-daş, meslek-taş, fikir-daş vb.
-leyin: akşam-leyin, sabah-leyin vb.
-ken: oynar-ken, çocuk-ken vb.
-mtırak: ekşi-mtırak, yeşil-i-mtırak vb.
-ki: yukarıda-ki, ağaçta-ki vb.
-yor: gel-i-yor, sürüklü-yor (< sürükle-), çek-iyor vb.

Ödünç Sözcüklerde, Eklenme Sırasında Uyumun Bozulması

Alınma sözcükler de eklenme sırasında önlük-artlık kuralına uyarlar. Yani ek, sözcüğün son ünlüsüne göre seçilir. Ancak iki durumda bu uyum bozulur:

1. Son ünlüsü ön a olan sözcükler art ünlülü değil, ön ünlülü ekler alırlar: harf-e, seyahat-i gibi. Bkz. 3.3.1. Ön a Ünlüsü.
2.
Son ünsüzü öndamaksıl (ince) k ve 1 olan sözcükler, art ünlü bulundursalar bile ön ünlülü ekler alırlar: rol-ü, gol-e gibi.
Bkz. 4.3. Yabancı Sözcüklere Özgü Ünsüz Fonemler

Türkçeye uzun süre önce girmiş olan bir kısım sözcükte de önlük-artlık uyumu görülür:

ortanca < Holland. hortensia
Çarşamba < Farsça çeha:r "dört" + şenbe "gün"
çamaşır < Farsça ca:me "elbise" + şuy "yıkama"
dürbün < Farsça du:r "uzak" + bi:n "görme"
çardak < Farsça çeha:r "dört" + Arapça ta:k "kemer, sütun"
vb.

Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu:

Yaygın olarak Küçük Ünlü Uyumu adı ile bilinen bu özellik, Türkçe sözcüklerde ya düz ya da yuvarlak ünlü bulunması durumunu anlatır.

Düz Ünlüler: a, e, ı, i

Yuvarlak Ünlüler: o, ö, u, ü

Türkçe bir sözcüğün ilk hecesinde a, e, ı, i ünlülerinden biri varsa izleyen hecelerde yine bu ünlülerden biri bulunabilir. Eğer ilk hece ünlüsü ü, ö, u, o ünlülerinden biriyse, diğer hecelerde ü, e, u, a ünlülerinden biri bulunabilir.

Türkçe Sözcüklerde Uyumun Bozulması

Düzlük-yuvarlaklık uyumu Türkçe sözcükler için ayırıcı bir özellik olmakla birlikte, çeşitli nedenlerle bu uyumun dışında kalmış sözcükler de vardır:

1. İçinde, dudak ünsüzleri dediğimiz b, p, m, v bulunan Türkçe sözcüklerde, a ünlüsünden sonra eski u ünlüsü korunmuştur:

tavuk
yağmur
tapu
kavur
savur
avuç
avun-
çamur
kagun
yavru vb.

2. Düz ünlülü sözcüklere eklenen şimdiki zaman eki -(I)yor da doğal olarak düzlük-yuvarlaklık uyumunu bozar:

gel-iyor
bak-ıyor vb.

Türkçedeki ödünç sözcüklerin bir bölümü eskilikleri ölçüsünde Türkçenin bu yasasına uyum sağlamış, Türkçeleşmişlerdir:

(atlı) karınca < İtalyanca carrozza "araba"
zeytin < Arapça zeytu:n
müdür < Arapça müdi:r vb.

Ünlülerin Sıfırla Nöbetleşmeleri

Eklenme sırasında bir ünlünün kaybolması durumunu düşme değil, sıfırla nöbetleşme olarak adlandırıyoruz. Çünkü sözkonusu ünlü, sözcük yalın durumdayken kendini korumaktadır. Örneğin; ağız fakat ağz-ım gibi.

Bu tip nöbetleşme olaylarının bir bölümü yazıya yansımış olsa da büyük bir bölümü şimdilik sadece konuşma dilinde görülür. Hiç bir dilde yazı konuşmayı tümüyle yansıtamaz. Bugün Türkçede konuşma ve yazının pek çok dile göre birbirine çok yakın olmasının nedeni Latin kökenli Türk alfabesine geçişin yeni olmasıdır. Yine de geçen süre içinde konuşma dili yazıdan biraz uzaklaşmıştır. Oluşan farklılıkların bir bölümü zamanla yazıyı etkilese bile çoğu konuşma düzeyinde kalmıştır. Bunları bilmek ve yazıya yansıtmamak gerekir. Aşağıda bunlar sırasıyla verilmiştir:

İlk hecesi açık, ikinci hecesi kapalı ve ı, i, u, ü ünlülerinden biriyle kurulmuş olan iki heceli Türkçe sözcüklerin ikinci hecesinde bulunan ünlüler, sözcük ünlü ile başlayan bir ek aldığında sıfırla nöbetleşir:

ağız > ağz-ım, alın > aln-ı, geniz > genz-im, karın > karn-ın, uğur > uğr-u, kayın > kayn-ın, gönül > gönl-ü, omnz > omz-u, burun > burn-u, beyin > beyn-i vb.

Bu özellik yazı dili için de geçerlidir ve bu sözcüklerin ek almış biçimlerinin böyle yazılması gerekir.

Türkçeye başka dillerden girmiş olan tek heceli ve sonunda iki ünsüz bulunan sözcükler, konuşma ve yazı dilimizde iki heceli olmuştur:

ism > isim, film > filim, devr > devir gibi.

Bu tip sözcükler ünlü ile başlayan bir ek aldıklannda eski biçimlerine dönerler:

isim > ism-e, filim > film-e, devir > devr-in, kayıp > kayb-ım, emir > emr-e, ömür > ömr- ün, sabır > sabr-a vb.

Bu özellik hem konuşma hem de yazı dilimiz için geçerlidir.

İkinci hecesi y, v, ğ ünsüzleriyle başlayan ve r ünsüzüyle biten iki heceli Türkçe eylem gövdeleri ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında, ikinci hece ünlüleri sıfırla nöbetleşir:

kavur- > kavr-ul-,
savur- > savr-uk,
ayır- > ayr-ıl-,
kavuş- > kavş-ak (fakat! kavuş- uruz, kavuş-unca vb.)
çevir- > çevr-il-,
evir- > evr-im,
devir- > devr-im,
doyur- > doyr-ul-,
sıyır- > sıyr-ıl-,
kayır- > kayr-ıl-,
yoğur- > yoğr-ul-,
bağır- > bağr-ış-,
çağır- > çağr-ış-,
eğir- > eğr-il-,
böğür- > böğr-üş-,
yayıl- > yayl-ım
vb.

Bu tipte olmayan bazı sözcüklerde de aynı özellik görülür:

bükül- > bükl-üm, yanıl- > yanl-ış, uyu- > uy-ku vb.

Bu özellik de yazı dilimize yansımıştır

bura, şura, ora, nere sözcüklerinin son ünlüleri -da,-de, -dan, -den eklerinden önce sıfırla nöbetleşirler:

burda, burdan, şurda, şurdan, orda, ordan, nerde, nerden

*Bu özellik konuşma diline aittir ve yazıya yansıtılmamalıdır. Yani bu sözcükleri yazarken burada, buradan, şurada, şuradan, orada, oradan, nerede, nereden biçimlerinde yazmak gerekir.

Şu üç sözcüğün son ünlüsü, addan eylem yapan -la, -le ekinden önce sıfırla nöbetleşir:

yumurta > yumurt-la
ileri > ilerle
içeri > içerle

Sözcüklerin bu biçimde yazılması gerekir.

3.4.3.6. -arı, -eri eki almış belirteçlerin son ünlüsü, -da, -de, -dan, -den eklerinden önce sıfırla nöbetleşirler:

yukarı > yukarda, ileri > ilerde, içeri > içerde, dışarı > dışarda

*Bu özellik konuşma diline aittir ve yazıya yansıtılmamalıdır. Yani bu sözcükleri yazarken yukarıda, ileride, içeride, dışarıda biçimlerinde yazmak gerekir.

y Ünsüzü Etkisiyle Ünlülerde Daralma

y ünsüzünün daraltıcı etkisi nedeniyle, eklenme sırasında bu ünsüzden önce bulunan geniş ünlülerde daralma oluşur.

*Bu özellik konuşma diline aittir ve yazıya yansıtılmamalıdır.

Örneğin:

başla- > başlıyan
iste- > istiyen
bekle- > bekli-yerek
iste- > isti-yerek
ağla- > ağlıya
bekle- > bekliye
başla- > başlıyın
iste- > istiyin
ara- > arıyıp
tara- > tarıyıp
bura > burıya
şura > şurıya
nere > neriye
araba > arabıya
çeşme > çeşmiye
koru- > korıya
yürü- > yüriye
çürü- > çüriyen
yürü- > yüriyen
yapma- > yapmıyor
gelme- > gelmiyor

Gelecek Zaman Ekinde Ünlü Daralması

-acak/-ecek eki ünlü ile biten eylemlere eklendiğinde bu ekin son ünlüsü daralır:

yap-ıcak
ed-icek
gör-icek
sev-icek vb.

*Bu özellik konuşma diline aittir ve yazıya yansıtılmamalıdır.

Hece Binişmesi

Türkçede yaygın olarak, Farsça hane sözcüğüyle oluşturulmuş birleşiklerde görülür:

hastahane > hasta:ne
pastahane > pasta:ne
postahane > posta:ne
eczahane > ecza:ne

*Bu özellik konuşma diline aittir ve yazıya yansıtılmamalıdır.

Türkçede eslâ ve yazıya yansımış hece binişmesi örnekleri de çoktur:

ne için > niçin
ne asıl > nasıl
ne asıl ise > nasılsa
o ise > oysa
o ile > öyle
o ile ise > öyleyse
bu ile ise > böyleyse
güllü aş > güllaç
sütlü aş > sütlaç
kahve altı > kahvaltı
pazar ertesi > pazartesi
cuma ertesi > cumartesi
hanım nine > haminne vb.

Büzülme

Türkçede eklenme sırasında çeşitli durumlarda büzülmeler oluşur. Konuşma diline ait olan bu özellik yazıya yansıtılmamalıdır.

Örneğin;

Ünlü ile biten eylemlere gelecek zaman eki eklendiğinde:

başlayacak > başli:cak
yaşayacak>yaşi:cak
bekleyecek > bekli:cek
çürüyecek > çüri:cek vb.

Gelecek zaman ekinin kişi eki almış biçimlerinde farklı büzülmeler ortaya çıkabilir:

yapacağım > yapıci:m, yapıca:m
edeceğim > edici:m, edice:m
arayacağım > ari:ci:m, ari: ca:m
korkmayacağız > korkmi:ci:z, korkmi:ca:z vb.

Kısalma ve Uzama

Türkçe sözcüklerde uzun ünlü olmadığı belirtilmişti. Bkz. 3.3.2.Yazı Dilindeki Ödünç Sözcüklerde Bulunan Uzun Ünlüler.

Alınma sözcüklerdeki uzun ünlüler çoğunlukla korunmakla birlikte (bkz. UZUNLUK ve KISALIKLA İLGİLİ YANLIŞLAR) bu ünlülerin bir bölümü Türkçeye uyum sağl ak kısalmıştır. Sözcük yalın haldeyken kısa söylenen bu ünlüler, eklenmeyle bir açık hece ünlüsü haline gelince eski uzunlukları yeniden ortaya çıkar.

Bu tip sözcüklerin söylenişine dikkat etmek gerekir:

hukuk > huku:ku
vücut > vücu:du
hesap > hesa:bı
cevap > ceva:bı
delil > deli:li
hal > ha:l-i
yar > ya:r-i
tamam > tama:m-ı
edebiyat > edebiya:-t-ı
hayat > haya:t-ı
hesap > hesa:b-ı
murat > mura:d-ı
mevzuat > mevzua:t-ı
mevcut > mevcu:d-u
taç > ta:c-ı
ahlak > ahla:k-ı vb.

   
Senden Önce 55 ziyaretçi (57 klik) Kişi Buradaydi.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol