İslam Ansiklopedisi - Namaz ve Biz - Ahlak Felsefesi
   
Menü
  Ana Sayfa
  İletişim
  Yorum Ve Görüşleriniz
  Burdayiz
  Bize Destek Olun
  DOSTLARIMIZ
  Anket
  Ahir Zaman
  Al-i İmran Suresi
  Allah'tan Korkmak
  Allah'ın 99 İsmi
  A'raf Suresi
  Ashab-i Kehf
  Bakara Suresi
  BAS ÖRTÜSÜ
  Bediuzzaman Said Nursi
  Berat Kandili
  Büyük Günahlar
  Cennet Ve Cehennem
  Cinler
  Dinimiz
  Din Eğitiminde İnsanın Merkezileşmesi
  Din Ve İnsan
  El Zinasi
  Esmâül Hüsnâ
  Evreni Allah Yarattı
  Evrenin Ölümünün Ardından
  Esmaül Hüsnanin Önemi
  Esma-i Hüsnâ'dan Esintiler
  Esnaül Hüsna Faziletleri - Faydalari
  Esmaül Hüsna (Geniş Anlamlı)
  Esmaül Hüsna Zikirleri
  Filistine Destek İHH
  Filistine Destek K.Y.M
  Kiyamete Dogru
  Günün Konusu
  Site Haritasi
  Soru Cevap
  Şiirler
  Risale-i Nur
  Resim Galerisi
  İlahi Oku
  Peygamberlerimiz
  Gusül Ve Abdest
  Islamda Kadın ve Erkek
  Mezhebler
  Mucizeler
  ViDEOLAR
  SiiR
  Namaz Hakkında
  Namazın Edebi
  Namaz Vakitleri
  Namaz ve Sağlık
  Namazlar ve Niyet
  54 FARZ
  Zina Ve Çeşitleri
  Zinanin Kötülüğü
  Zina Ve Dünyevi Azabi
  Zinanin Uhrevi Azabi
  Göz Zinasi
  Göz Zinasi 2
  Gıybet
  Zulüm
  Kibir
  Kızmak
  Şehvet
  Haram ve Şüpheli Yemek
  Kur'an Ve Önemi
  Yunus Suresi
  Fil Suresi
  Kureyş Suresi
  Kuranin Önemi
  Kur'anin İnişi
  İnsan
  İbadetin Önemi
  Nefis
  Ölüm
  Oruç Ve Çeşitleri
  Oruçlarda Niyetin Vakti
  Orucu Bozan Şeyler
  Farz Oruçlar
  Oruç Çeşitleri
  Mübarek Aylar,Günler ve Geceler
  Kadir Gecesi
  Recep Ayı
  Regaib Gecesi
  Miraç Kandili
  Şaban Ayı
  Ramazan Ayı
  Şevval Ayı
  Kurban ve Kurban Bayrami
  Muharrem Ayı ve Aşure Günü
  Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili
  Kıyamet
  Kıyamet Günü 1
  Kıyamet Günü 2
  Kıyamet Günü 3
  Hz. Mehdi
  İlahiler
  Karışık İlahi
 
  Esmaül Hüsna Esintisi Dergisi
  Ilk Müslümanlar
  Islam Tarihimiz
  Resimli Namaz Anlatimi
  Islam Alimleri
  Kabe
  Nasihatlar
  HlCRET
  Kuran Ögreniyorum
  DuaIar
  Ahlak Bilgileri
  Besmele Kampanyasi
  Tevhidisohbet
  Sahabaler
  Hadisler
  Osmanli Padisahlari
  Türkiye il ve ilçeler
  İl İl Namaz Vakitleri
  il il imsakiye - İftar Vakitleri
  Güzel Sözler
  Dursun Ali Erzincanlı
  Şifali Bitkiler
  ilmihal
  Unutulan Sünnetler
  İslami Resimler
  Salavat
  Bilim
  Ramazana Özel
  Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
 
  Bediüzzaman Said Nursi Hayati
  Sözler
  Mektubat
  Lemalar
  Şualar
  Hür Adam Bediuzzaman Said Nursi - Fragman
 
  => 9. Sınıf Matematik Konularını
  => TEMEL KAVRAMLAR
  => SAYI SİSTEMLERİ
  => BÖLME ve BÖLÜNEBİLME
  => EBOB ve EKOK
  => RASYONEL SAYILAR
  => SIRALAMA
  => MUTLAK DEĞER
  => ÜSLÜ İFADELER
  => KÖKLÜ İFADELER
  => DENKLEM KURMA PROBLEMLERİ
  => KÜMELER
  => FONKSİYON
  => İŞLEM
  => MODÜLER ARİTMETİK
  => Semboller
  => 6. Sınıf Matematik Konularını
  => 6. Sınıf Tam Sayılar 1 SBS
  => 6. Sınıf Tam Sayılar 2 SBS
  => 6. Sınıf Matematik Konuları Videolu Anlatım
  => 6. Sınıf 2009 SBS Deneme Sınavları
  => 6. Sınıf 2009 SBS Soruları ve Cevapları
  => 7. Sınıf Matematik Konularını
  => 7. Sınıf Üslü Sayılar
  => 7. Sınıf Olasılık
  => 7. Sınıf Oran ve Orantı
  => 7. Sınıf Eşitlik ve Denklemler
  => 7. Sınıf Sayısal Yetenek Problemleri
  => 7. Sınıf Tam Sayılar
  => 7. Sınıf Doğal Sayılar
  => 7. Sınıf Faktöriyel Kavramı, Permütasyon ve Çarpmanın Genel Kuralı
  => 8. Sınıf Matematik Konularını
  => 8. Sınıf Kümeler
  => 8. Sınıf DOĞAL SAYILAR ve TAM SAYILAR
  => 8. Sınıf BÖLME
  => 8. Sınıf BÖLÜNEBİLME
  => 8. Sınıf Ebob Ekok
  => 8. Sınıf ONDALIK KESiRLER
  => 8. Sınıf ÜSLÜ SAYILAR
  => 10. Sınıf Matematik Konularını
  => 10. Sınıf Faktöriyel - Asal Çarpanlara Ayırma
  => 10. Sınıf Bölünebilme Kuralları
  => 10. Sınıf Doğal Sayılarda Dört İşlem
  => 10. Sınıf İşçi-Havuz Problemleri
  => İsimler ve Zamirler 1
  => İsimler ve Zamirler 2
  => İsimler ve Zamirler Cevap Anahtari
  => ANLATIM BOZUKLUKLARI
  => Ses Bilgisi
  => Ses ve Harf
  => Alfabe
  => Ünlü Fonemler
  => Anadolu Ağızlarına Ait Ünlüler
  => Yazı Dilindeki Ödünç Sözcüklerde Bulunan Fonemler
  => ü Fonemlerle İlgili Özellikler
  => Nokta
  => İki Nokta
  => Üç Nokta
  => Virgül
  => Noktalı virgül
  => Soru İşareti
  => Ünlem İşareti
  => Uzun Çizgi
  => Kısa Çizgi
  => Eğik Çizgi
  => Tırnak İşareti
  => Parantez İşareti
  => Köşeli Parantez
  => Vektör Kuvvet
  => Sıvıların Kaldırma Kuvveti
  => Hareket
  => Eşit Kollu Teraziler
  => Isı – Sıcaklık – Genleşme
  => Basınç
  => Fizik Hakkinda Merak Ettikleriniz
  => Paleomanyetizma
  => Isınan hava neden yükselir
  => Dunyanin Kendi Ekseninde Donmesi
  => Elektronların hızı yaklaşık olarak ne kadardır
  => Sadece tek tarafını gösteren camlar nasıl yapılıyor
  => Fizik Hakkinda Merak Ettikleriniz 2
  => Madde Yapısı ve Hal Değişimi
  => Atom Yapısı
  => Periyodik Cetvel
  => Kimyasal Baglar
  => Temel Yasalar
  => Kimyasal Tepkimeler
  => Gazlar
  => Enerji
  => Organik ve İnorganik Maddeler
  => Hucre
  => Virüsler ve Bakteriler
  => Tek Hücreliler Koloniler ve Bağışıklık
  => Fotosentez
  => Canlıların Sınıflandırılması
  => Beslenme iliskileri
  => Felsefeye Giris
  => Bilgi Felsefesi
  => Bilim Felsefesi
  => Varlık Felsefesi
  => Ahlak Felsefesi
  => Siyaset Felsefesi
  => Yerşekilleri ve İklimin Etkisi
  => Grafik Bilgisi
  => Dünyanın Şekli ve Coğrafi Konum
  => Atmosfer ve Sıcaklık
  => Eski Çağlarda Türkiye ve Çevresi
  => İlk Türk Devletleri
  Atatürk
  Ödevler
 
  Teknoloji
 
  Google
  Faydalı Siteler
 
  Facebook
  Reklam

 



"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Haşr-24)"

 
ALLAH
(Uluhiyete mahsus sıfatların hepsini kendinde toplayan İsm-i Azam)

RAHMÂN
(Bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden)

RAHÎM
(Çok merhamet eden, nimet veren)

MELİK
(Bütün kainatın tek sahibi ve mutlak hükümdarı)

KUDDÛS
(Hatadan, gafletten ve her eksiklikten münezzeh)

SELÂM
(Esenlik veren, kullarını selamete çıkaran)

MÜ'MİN
(Gönüllere iman ışığını veren, vaadine güvenilen)

MÜHEYMİN
(Kainatın bütün işlerini gözetip yöneten)

AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)

CEBBÂR
(İradesini her durumda yürüten, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan)

MÜTEKEBBİR
(Her şeyde büyüklüğünü gösteren)

HÂLIK
(Büyün mevcudatı takdirine uygun şekilde yaratan)

BÂRİ'
(Bir model olmaksızın canlıları yaratan)

MUSAVVİR
(Her şeye şekil ve özellik veren)

GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahları bağışlayan)

KAHHÂR
(Her şeye her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim)

VEHHÂB
(Karşılık beklemeden bol bol veren)

REZZÂK
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren)

FETTÂH
(Zorlukları kolaylaştıran ve iyilik kapılarını açan)

ALÎM
(Herşeyi çok iyi bilen)

KÂBID
(Rızkı tutan, canlıların ruhunu alan)

BÂSIT
(Rızkı genişleten, ruhları bedenlerine yayan)

HÂFID
(Alçaltan, zillete düşüren)

RÂFİ'
(Yukarı kaldıran, yükselten)

MUİZ
(Yücelten, izzet ve şeref veren)

MÜZİL
(Alçaltan, zillet veren)

SEMİ'
(Her şeyi işiten)

BASÎR
(Her şeyi gören)

HAKEM
(Son hükmü veren)

ADL
(Mutlak adalet sahibi, çok adaletli)

LATÎF
(Yaratılmışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip, sezilmez yollarla karşılayan)

HABÎR
(Her şeyin iç yüzünden haberdar olan)

HALÎM
(Acele ile ve kızgınlıkla muamele etmeyen)

AZÎM
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

GAFÛR
(Bütün günahları bağışlayan)

ŞEKÛR
(Az iyiliğe çok mükafat veren)

ALÎ
(İzzet, şeref ve hükümranlik bakımından en yüce, aşkın)

KEBÎR
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)

MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)

HASÎB
(Kullarının her yaptığını bilen, onları hesaba çeken)

CELÎL
(Azamet sahibi)

KERÎM
(Lütuf ve keremi çok bol ve çok geniş)

RAKÎB
(Büyün varlığı gözetleyip, kontrol eden)

MÜCÎB
(Dualara karşılık veren)

VÂSİ'
(İlmi ve merhameti herşeyi kuşatan)

HAKÎM
(Bütün emirleri ve işleri hikmetli olan)

VEDÛD
(Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan)

MECÎD

Türkiye'nin En Büyük
İslam Ansiklopedisi
Olma Yolunda Hızla Gelişen Bir Sitedir.
İslam Ansiklopedisi 2008 - 2021 ©
Ahlak Felsefesi



Etik (Ahlâk) veya en yalın tanımıyla töre bilimi. Etik terimi Yunanca ethos yâni "töre" sözcüğünden türemiştir. Aksiyoloji dalı olan etik, felsefenin dört ana dalından biridir. Yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışır. Etiğin batı geleneği zaman zaman ahlâk felsefesi olarak da anılmıştır. Türkçe ahlâk bilimi olarak da anıldığı olmuştur. Ayrıca Türkçe'de etik sözcüğü ahlâk sözcüğüyle eş anlamlı olarak da kullanılır. Halkın kendi kendine olusturdugu hiçbir yazılı metine dayanmayan kanunlara Etik Kanunları denir. İnsan davranışının etiksel temelleri her sosyal bilime yansır: antropolojide bir kültürün bir diğeriyle ilişkilendirilmesinde yer alan karmaşıklıklar yüzünden, ekonomide kıt kaynakların paylaştırılmasını içerdiği için, politika biliminde (siyâset bilimi) gücün tahsîsindeki rolü nedeniyle, sosyolojide grupların dinamiklerinin köklerindeki yeri itibariyle, hukukta etik yapıların ilke ve kanunsallaştırılması nedeniyle, kriminolojide etik davranışı öven etik olmayan davranışı kötüleyen hali ve psikolojide de etik olmayan davranışı tanımlayış, anlayış ve tedâvi edici rolüyle mevcuttur. Etik sosyal bilimler dışında kalan çeşitli bilim dallarına da yayılmıştır. Örneğin biyolojide biyoetik adıyla, ekolojide ise çevresel etik adıyla önemli bir yer teşkil eder. Analitik felsefede, etik geleneksel olarak üç ana alana ayrılır: Meta-etik, normatif etik ve uygulamalı etik.


Târihsel Gelişimi ve Farklı Etik Anlayışları
 
Her ne kadar etik anlayışının tam olarak ne zaman başladığı bilinmese de, Dünyâ'nın farklı yerlerinde birçok farklı toplulukta çok eski çağlardan beri etik anlayışının var olduğu bilinmektedir. Dinler târihi, felsefe târihiyle antropolojik ve arkeolojik bulgular bunu kanıtlar niteliktedir. Felsefî etik anlayışına Antik Çağ Çin felsefesinde ve yine Antik Yunan felsefesinde rastlanır. Bu dönemlerde ortaya çıkan felsefî etik anlayışları, ortaya çıktıkları çağ ve bölgenin kültür ve toplumsal yapısıyla yakından ilişkilidir. Demokritos'un aforizmalarından bir kısmı etik sorunlara dâirdir. Demokritos'un etik görüşü doğa felsefesine dayanır; materyalist etik anlayışında ölçülü olmak huzur ve dinginliği, dinginlikse mutluluğu getirir ki insanın temel hedefi budur. Sofistlerse daha farklı ve göreli bir etik anlayışını benimsemiştirler; genel geçer anlamda kabul görebilecek, doğru olabilecek hiçbir ölçü yoktur. Her şeyin ölçüsü kişiye bağlı olduğu gibi etiğin ölçüsü de kişiye bağlıdır. Etikte görecelilik ve öznelliği savunan ilk düşünce Sofistlerindir. Bu da Sofistlerin etik düşüncesini önemli kılan bir noktadır; bir diğeri de Sofistlerin etik anlayışlarını özgür yurttaşlarla sınırlamayıp genelleştirmeleri, kölelerin de erdem sâhibi olabileceğini, erdemleri öğrenebileceğini belirtmeleriydi. Oysa Demokritos'un ve daha sonraki birçok ünlü Yunan filozofunun etik görüşlerinde kölelere yer verilmemiştir; onlar etik açısından gelişemeyecek insanlardır. Sokrates Sofistlerin göreceliliğine karşı çıkmış, erdemin ve bilginin kaynağının kişinin içinde bulunabileceğini öne sürmüştür. Burada bilgi erdemdi, etik açısından üstün olmak bilgiye dayalıydı. Sokrates'in etik düşüncesi bilgiye dayalı etik düşüncelerinin ilk örneklerindendir. Platon, etik sorunlarını devlet ve toplum kavramlarıyla birlikte ele almıştır; bireysel etikten ziyâde toplumsal etik üzerine yoğunlaşmıştır. Platon'un etik anlayışı da çoğu Yunan filozofu gibi soylulara, köle olmayan özgür yurttaşlara yöneliktir. Ona göre toplumun çoğunu oluşturan kitle ahlâklı olma, erdem edinme gibi yeteneklerden yoksundu. Bu nedenle bu toplumsal etikte sınıflar arasında bir ahlâksal bağ olduğu söylenemez. Aristoteles'in etik anlayışı da yine yoğun toplumsal unsurlar barındırmış, dönemin târihsel ve toplumsal gelişmelerinden de büyük oranda etkilenmiştir. Aristoteles'in etik anlayışındaki en önemli noktalarda biri onun zoon politikon kavramıdır. Zoon politikan özgür insandır, toplumsal (sosyal) insandır. İnsan varlığının toplumsal oluşunun kabulü açısından bu ilk adımdı. Aslında Aristoteles de kölelerin diğer vatandaşlarla bir tutulamayacağı fikrindeydi, köleler birer cansız nesneden farksızdılar ona göre de; yine de teorik zoon politikon tanımı etiğin târihsel gelişimi açısından önemlidir. Özünde erdem sâhibi olabilme yetisine sahip insan, vasat olursa ideal etik seviyeye ulaşır. İki uç kötü davranışın ortası, vasatı, erdemdir. Örneğin kendini çok küçük görmeyle kendini çok büyük görme arasındaki orta nokta, erdemli olan durumdur. Etik konusundaki fikirleriyle daha farklı bir anlayış ortaya çıkaran ve adından çok söz ettiren bir başka Antik Çağ filozofu da Epiküros'tur. Epiküros'un ateist etik anlayışında, insanlığın amacı hazza ulaşmaktır. Her ne kadar genelde farklı zannedilse de Epiküros'un haz kavramı bedensel hazdan öte acının yokluğudur. Mutluluk kişinin acı, ıstırap, sefâlet ve elemden kurtulmuş olduğu durumdur. Acıdan kurtulmak için önerilen hayat tarzı ise sosyal yaşamdan uzak, münzevi ve sade bir hayat tarzıdır. Epiküros'un düşüncesinde insan sosyal bir varlık değildir, sosyal bağları onun doğasından gelen doğal oluşumlar değildir. Antik Çağ'dan sonra Hristiyanlığın Batı'daki yükselişiyle kaynağı ebedi ve ilâhî olan bir etik anlayışı yükselişe geçmiştir. Bu dönemdeki en önemli etik anlayışlarından biri Aquinolu Thomas'ın etik anlayışıdır. Bu anlayışta Skolastik felsefenin etik anlayışıyla Hristiyan ahlâk ve erdem görüşleri bir araya gelir. Akılcı bir etik anlayışı olan bu anlayışta irâde konusu da irdelenir. Akla dayanan özgür bir irâde fikri mevcuttur, aklî olumlu davranışlar mümkündür, kişi iyiyi seçerek mutluluğa erişme şansına sahiptir, fakat son noktada gerçek ve nihai mutluluğa ancak Tanrı'nın istemesiyle kavuşulabilir. Bundan sonra uzun bir süre etik sadece Tanrı kaynaklı görüşlere yer vermiştir. 15. yüzyıldan başlayarak bu Tanrı ve din merkezli etik anlayışından kaymalar görülmeye başlar. Örneğin Campanella'nın ütopik eseri Güneş Ülkesi dînî etikten öte etikle günlük bireysel ve sosyal davranışlar arasındaki bağlar vurgulanır. Giordano Bruno dogmatik din etiğine karşı çıkan isimlerdendir. Daha sonraki dönemlerde birçok yazar ve düşünürün eserlerinde din ve dogmadan soyutlanmış, kaynağı zaman zaman hâlâ ilâhî olsa da, pratikte ilâhiyattan uzaklaşmış, akla dayanan etik anlayışı tekrar yükselişe geçmiştir. Montaigne ve Charron'un çalışmalarında bunun izleri bulunabilir. Bu dönemin sonlarında felsefî açıdan yerini genişleten İngiliz ampirik düşüncesi etik anlayışlarını da etkiler. Thomas Hobbes geleneksel etik görüşlerine aykırı, materyalist felsefesiyle uyumlu bir etik anlayışına sahiptir. Bireyin öncelikli hedefi kendi varlığını korumak ve sürdürmektir, bencillik insanın doğasında vardır, bu bireysel bencilliğin toplumun çıkarlarıyla örtüşmesi olumlu sonuçlar doğurur bu sebeple bireysel bencillikle toplumun çıkarının örtüştüğü noktalar erdemlerdir. Bireyin bencil yönelimiyle toplumun çıkarının örtüşmediği ve hatta toplumun çıkarının zarar gördüğü davranışlarsa kötü davranışlardır. Doğu felsefelerindeki erdem ve ahlâk anlayışına benzer unsurlar taşıyan bir etik anlayışı da ünlü filozof Spinoza tarafından ortaya atılmıştır. Bu anlayışta kişi doğal durumunda tutkularının esiridir, aklının yardımıyla bu esaretten kurtulabilir. Bu sebeple aklî davranmakla ahlâkî davranmak aslında aynıdır. Bilgi vurgusu taşıyan bir etik fikrine sahip olmuş bir başka ünlü filozof John Locke'dir. Ampirik felsefesinden hareketle ahlâkî olguların da deneyimlerin ürünü olduğunu ortaya koymuştur. Bir diğer ünlü filozof Kant ise etiği davranış, eylem ve tutkuların bulunduğu düzlemde değil fenomenlerin ötesindeki düzlemde tanımlar. Kant'ın etik üzerine tanınmış eserleri bulunur; Pratik Aklın Eleştirisi ve Töreler Metafiziği gibi. Alman filozof Feuerbach ise materyalist bir etik anlayışı ortaya koyar. Hümanist vurgular da taşıyan bu anlayışta birey yaşayışı ve ilerlemesi için diğer birey(ler)le ilişkiye girmek zorundadır ve bu (sosyal) ilişkiyle ahlâk oluşur. Sosyal ilişkilerin olduğu her durumda ahlâk da olur. Feuerbach'ın felsefî bencillik tanımı bu etik düşünceye farklı bir açı da katar; bireyin mutluluğu için çabalamasını bencillik olarak kabul etmez ve bireyle genelin çıkarlarının uyumunu garanti edecek genel bir sevgiyi tanımlar. Alman filozof Schopenhauer ise çok daha karamsar bir etik görüşünü benimsemiştir. Vârolmanın, yaşamanın acıdan ibâret olduğunu savunur; insan istemlerinin esiridir. Bu etik görüşü çeşitli Doğu felsefelerine ve etik görüşlerine büyük benzerlik taşır. Bu etik anlayışından çok daha farklı ve genel düşünceye karşı devrim niteliği taşıyan etik anlayışı ise ünlü Alman filozof Nietzsche'nin etik anlayışıdır. Felsefesindeki güç kavramı üzerin inşa ettiği etik anlayışında, çoğu etik anlayışında erdem olarak nitelenen birçok davranış güçsüz ve dolayısıyla da olumsuz olarak nitelendirilmiştir. Nietzsche'nin üstün insanı birçok etik anlayışta ahlâkî olarak tanımlanabilecek şekilde değildir. Nietzsche'nin ortaya koyduğu ahlâk ve erdem, geleneksel ahlâkî standartların, iyiyle kötünün ötesindedir. İyi bireyin gücüne güç katan şey, kötü ise onu güçsüz kılan şeydir. Kısacası Nietzsche'nin etik anlayışı ortaya attığı güç kavramı temellidir.

Uygulamalı Etik 

Konu hakkında daha fazla bilgi için: Uygulamalı etik. Uygulamalı etiğin bir şekli, normatif etik teorilerinin belirli (spesifik) tartışmalı meselelere uygulanmasıdır. Bu durumlarda, etikçi savunulabilir bir teorik yapı benimser ve sonra teoriyi uygulayarak normatif tavsiyeler türetir. Fakat, çoğu kişiler ve durumlar, özellikle de geleneksel dindarlar ve hukukçular, bu yaklaşımı ya kabul edilmiş dînî doktrine karşı bulur ya da var olan yasa ve mahkeme kararlarına uymadığı için uygulanamaz ve pratikten yoksun bulurlar. Bunun dışında uygulamalı etikte kullanılan farklı yöntem ve yaklaşımlar da vardır. Bu yöntem ve yaklaşımlara safsatalar (veya safsatacılık) örnek olarak verilebilir. Her ne kadar uygulamaları etikte incelenen soruların çoğu kamu politikasını içerse ve doğrudan kamusallaşmış uygulama ve olaylara dâir olsa da, uygulamalı etik başlığı altında farklı sorularda incelenebilir.
 
Örnek vermek gerekirse: "Yalan söylemek her zaman yanlış mıdır? Eğer değilse, hangi zamanlarda izin verilebilirdir (caiz)?" Bu tip etik hükümleri oluşturmak her türlü normdan önceliklidir. Uygulamalı etiğin farklı uzmanlıklardaki etik sorunları inceleyen bazı alt dalları (disiplin) mevcuttur, örneğin: iş etiği, tıbbi etik, mühendislik etiği ve yasal etik gibi. Her alt bu uzmanlıkların etik kuralları içerisinde ortaya çıkan yaygın meseleleri karakterize eder ve bunların kamuya olan sorumluluklarını tanımlar. Kürtaj, yasal ve ahlâkî meseleler Hayvan hakları Biyoetik İş etiği Kriminal adalet Çevresel etik Feminizm Eşcinsel hakları İnsan hakları Gazetecilik etiği Tıbbi etik Teknolojik etik Faydacı etik 1.eleman 1 2.eleman 2 3.eleman 3 Faydacı biyoetik
 
Dînî Etik

Konu hakkında daha fazla bilgi için: Dinde etik. Dînî etik, gerek uygulamalı etik gerekse (genel) geleneksel dînî etik başlığı altında incelenebilen bir etik perspektifi ve anlayışıdır. Bu tutumda, etiğin temelleri dînîdir. Dinlerdeki ahlâk kavramının çeşitliliği ve dinlerin çeşitliliği yüzünden, dînî etik kavramı da ayrıntılar açısından farklılık ve çeşitlilik gösterir.
 
Erdemler etiği 

Erdemler etiği insanın nasıl birisi olması gerektiğini söylemeye çalışır. Erdemler etiği ilk olarak Eski Yunan'da ortaya çıkmıştır. Plato'nun Symposium'unda insanların sahip olması gereken dört erdem olarak Basiret, Adalet, Cesaret ve İtidal gösterilmiştir. Aristo erdemleri ahlâkî ve aklî olarak ikiye ayırmıştır. Dokuz aklî erdemin en üstünde sophia yâni teorik hikmet ve phronesis yâni pratik hikmet gelmektedir. Aristo da ahlâkî erdemler olarak basiret, adalet, cesaret ve itidali verir. Aristo'ya göre her ahlâkî erdem her iki uçtaki kusurun ortalamasıdır. Örneğin cesaret erdemi, korkaklık ve deli cesareti gibi kusurların ortasında yer alır.
   
Senden Önce 52 ziyaretçi (54 klik) Kişi Buradaydi.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol